Pêvek:tirkî-kurdî/s
S
biguhêre- s : tîpa alfabeya Tirkî ya bîstûdudoyê.
- saadet : bextiyarî.
- saat : demjmêr.
- saat beş : demjmêr pênc e.
- saat kaç : demjmêr çend e?
- saat kaç : demjmêr çend e?
- saatçi : demjmêrsaz.
- sabah: sibe. ör:hayırlı sabahlar siba te/we bixêr.
- saban : hevcar, halet.
- saban demiri : gêsin.
- sabık : yê berê.
- sabıka : sabiqe.
- sabıkalı : bisabiqe.
- sabır : tebat, firş.
- sabırlı : bitebat, bi firş.
- sabırsız : bêtabat.
- sabit : pêdandî.
- sabit fikir : romana pêdandî.
- sabitleştirmek : pêdandin.
- sabotaj : sabotaj.
- sabretmek : tebat kirin.
- sabun : pêşok, sawûn.
- sabunlamak : sabûn kirin.
- sabunluk : pêşokdank.
- sac : hesincaw, sêl.
- saç : por, pirç.
- saç tokası : berbisk.
- saçak : pasar, rîşî.
- saçaklı : bipasar.
- saçılmak : reşîn, pijiqîn.
- saçkıran : porşkên.
- saçma : 1.herze, 2.reşandin.
- saçma sapan : tere tûre.
- saçmak : reşandin.
- saçmalamak : bêvaç axaftin.
- sadak : tîrdank.
- sadaka : xêrat, sedeqe.
- sadakat : dilsozî.
- sadakatli : dilsoz.
- sade : sade.
- sadece : bitenê.
- sadeleştirmek : sade kirin.
- sadelik : sadeyî.
- sadık : dilsoz.
- sadist : sadîst.
- sadme : coqîn.
- sadrazam : lele.
- saf : 1.pak. 2.hişsivik, kawik.
- safa : sefa.
- safdil : dilpak.
- safha : gihanek.
- safran : zeferan.
- safsata : tirhêw.
- sağ : 1.sax. 2.rast.
- sağa dönmek : li alî rastê vegerîn.
- sağcı : rastgir.
- sağdıç : şoşban, birazava, destbira.
- sağduyu : rastbîn.
- sağır : ker.
- sağırlık : kerîtî.
- sağlam : 1.tendurist. 2.berk, zexm.
- sağlama : 1.pêkanîn, peydakirin. 2.pîvan.
- sağlamak : 1.pêk anîn, peyda kirin. 2.pîvan.
- sağlamlaştırmak : berk kirin, zexm kirin.
- sağlık : tenduristî, saxî, jûnî.
- sağlık bakanlığı : wezerata tenduristiyê.
- sağlık evi : tendurustxane.
- sağlıklı : bijûn, saxlem.
- sağmak : dotin.
- sağmal : doşane.
- sağnak : tavî.
- sağrı : newq.
- saha : qad, raste, hol.
- sahaf : sehaf.
- sahan : sehan.
- sahi : rast.
- sahi mi : bi rastî?
- sahiden : birastî.
- sahil : berav, qerax.
- sahip : xwedan, xwedî.
- sahip olmak : xwedîbûn.
- sahipsiz : bêxwedî.
- sahne : şanogeh.
- sahra : çolistan, beyaban.
- sahte : sexte, dexel.
- sahteci : sextekar.
- sahtekar : sextekar.
- sahtekarlık : sextekarî.
- sahur : paşîv.
- saka : avkêş.
- sakal : rih.
- sakalı koyuvermek : rih berdan.
- sakallı : birih.
- sakalsız : bêrih.
- sakar : seqer.
- sakat : kûd, seqet.
- sakatlamak : seqetkirin.
- sakatlık : seqetî.
- sakın : nebe.
- sakınca : aloz, zirar.
- sakıncalı : alozî, bi zerar.
- sakınma : gurêzîn.
- sakınmak : xwe parastin.
- sakız : benîşt, cûm, qajik.
- sakız ağacı : benk, wen.
- saki : avkêş.
- sakin : aram, bitebat.
- sakinleşmek : aram bûn, tebitîn.
- sakinleştirmek : tebitandin.
- saklamak : veşartin.
- saklambaç : veşartok, belo.
- saklanmak : xwe veşartin.
- saklı : veşartî.
- saksağan : qelebask.
- saksı : guldank.
- sal : kelek.
- salahiyet : raye.
- salahiyet vermek : raye dan.
- salahiyetli : rayedar.
- salak : fistoqî.
- salam : salam.
- salamura : şoravk.
- salamura olmak : kesidîn.
- salamura yapmak : kesidandin.
- salata : selete.
- salatalık : xiyar, arû.
- salça : avbacan.
- saldırgan : êrîşkar.
- saldırı : êrîş, berizîn.
- saldırmak : êrîş kirin.
- saldırmazlık antlaşması : peymana êrîşnekirinê.
- saldırtmak : dan êrîş kirin, daberizandin.
- salep : sehleb.
- salgı : lik, nêm, avzê.
- salgıbezi : toşbî.
- salgın : perok.
- Salı : Sêşemb.
- salık : salox.
- salıncak : hêlanek, çincîlik, colanc.
- salınım : kil.
- salınmak : 1.hatin berdan. 2.xwe badan.
- salıvermek : berdan.
- salim : saxlem.
- salkım : gûşî.
- salkım söğüt : bişeng.
- sallamak : hejandin, leqandin.
- sallanmak : hejîn, leqîn.
- salmak : berdan.
- salon : dîwan.
- salt : sirf.
- saltanat : seltenet.
- salya : kefşîl.
- salyangoz : şeytanok, qepûşk.
- saman : ka.
- saman sarısı : qîçik.
- saman yolu : riya kakêşan.
- samanlık : kadîn.
- samimi : dilsoz.
- samimiyet : dilsozî.
- samur : sîmir.
- samyeli : kerehû.
- san : bernav.
- sana : ji te re.
- sanal : rawejî.
- sanat : huner.
- sanat aşkı : qeroş.
- sanat evi : hunerxane.
- sanatçı : hunerwer, hunermend.
- sanatoryum : senatoryûm.
- sanayi : pêşesazî.
- sancak : direfş.
- sancı : jan, sanc, tezî(sürekli olmayan).
- sandal : belem.
- sandalet : fîlal, sendel.
- sandalet ağacı : ginû.
- sandalye : sendelî, kursî.
- sandık : sindoq.
- sandviç : sandwîç.
- sanı : guman, zen.
- sanık : gumanbar.
- saniye : çirk.
- sanki : qey.
- sanmak : gumankirin, zen kirin.
- sansar : kûze.
- sansür : sensûr.
- santigram : santîgram
- santimetre : santîmetre.
- santral : navend.
- santrfor : sentrefor.
- sap : 1.lask. 2.dox, destik.
- sapa : sapep, çepe.
- sapak : fitlonek.
- sapan : qûsik.
- sapık : rêşaş.
- sapıtmak : xwe şaşkirin.
- sapkın : rêşaş.
- sapkınlık : rêşaşî.
- saplamak : tê çikandin.
- saplantı : hingafî.
- saplı süpürge : cêrifk
- sapma : lêç.
- sapmak : rêşaş bûn, ji rê derketin.
- sapsarı : zer zepalî.
- saptamak : peydandin.
- saptanmak : hatin peydandin.
- saptırmak : ji rê derxistin.
- sara : fê.
- saraç : serac.
- saralı : fêwî.
- saray : qesr, sera.
- sardalye balığı : masî wûrk.
- sarf etmek : xerc kirin. mezaxtin.
- sarfı nazar etmek : ji awirê derkirin.
- sarfiyat : xercî.
- sargı : pêç.
- sargı bezi : pêçik.
- sarhoş : serxweş, sermest.
- sarhoşluk : serxweşî, sermestî.
- sarı : zer.
- sarı çiçekli : ketezer.
- sarık : şaşik.
- sarıklı : bişaşik.
- sarılık hastalığı : zerikî.
- sarılmak : lefîn, xwe lê pêçan.
- sarılmış : dorgirtî, pêçayî.
- sarımsak : sîr.
- sarışın : kej.
- sarkaç : dardarok.
- sarkık : mîwek, pançilokî.
- sarkıntılık etmek : destavêtin.
- sarkıt : çilûr.
- sarkıtmak : dahelandin.
- sarkmak : dahelîn, pançilokî bûn.
- sarmak : 1.pêçan, lefandin, 2.dor girtin.
- sarmal : pêçoke, lefandî.
- sarmaşık : lavlavk, badak.
- sarnıç : sarinc.
- sarp : zaxor.
- sarplaşmak : zaxorbûn.
- sarraf : zêringer.
- sarsak : lerzok.
- sarsılmak : lerizîn.
- sarsıntı : hejan, lerz.
- sarsmak : hejandin, lerzandin.
- satan : firoşvan.
- sataşmak : dev avêtin.
- saten : satên.
- satıcı : firoşyar, firoşkar.
- satıh : banegeh, rû, rûxar.
- satılık : yê/ya firotinê.
- satılmak : hatin firotin.
- satılmış : firotî.
- satın almak : kirîn.
- satır : 1.rêz. 2.satore.
- satır başı : serê rêzê.
- satış : firotin.
- satmak : firotin.
- satranç : kişik, sedrenc.
- Satürn : Astan, Kîwan, Zuhal.
- sav : doz.
- savaş : şer, ceng.
- savaş açmak : şer vekirin.
- savaş alanı : qada şer.
- savaş gemisi : keştîceng.
- savaşçı : şervan, cengawer.
- savaşkan : cengawer.
- savaşmak : şer kirin.
- savcı : dozger.
- savcılık : dozgerî.
- savmak : def kirin.
- savruk : destbelav.
- savrulmak : berba bûn.
- savsak : sist.
- savsaklamak : gûh nedan, dereng xistin.
- savunma : parastin, parêzvanî.
- savunma bakanlığı : wezerata parêzvaniyê.
- savunmak : parastin.
- savunucu : parêzvan.
- savurgan : destbelav.
- savurganlık : destbelavî.
- savurmak : berba kirin, belav kirin.
- savuşmak : qeşitîn.
- saya : sextiyan.
- sayaç : hejmarker.
- saydam : zebloq.
- saydam tabaka : gilêne.(göz için)
- saydamlaştırmak : zebloqî kirin.
- saye : sî.
- sayesinde : di siya wî de.
- sayfa : rûpel.
- sayfa düzenlemek : rûpel raxistin.
- sayfa düzenleyicisi : rûpelsaz.
- sayfalandırmak : rûpelandin.
- sayfiye : havîngeh.
- saygı : giramî, rêz, rêzdarî.
- saygı duruşu : rawestina giramî.
- saygı göstermek : giramî girtin.
- saygıdeğer : giramdar, birêz, rêzdar.
- saygılı : giramgir.
- saygın : birêz, rêzdar, birûmet.
- saygınlık : rêzdarî, birêzî.
- saygısız : bêrêz, giramînegir.
- saygısızlık : bêrêzî.
- saygısızlık etmek : giram negirtin.
- sayı : hêjmar.
- sayı sıfatı : rengdêra hejmarê.
- sayıklamak : wirênekirin.
- sayılamak : bihejmar kirin.
- sayılı : hejmartî.
- sayım : hejmartin.
- sayın : rêzdar, birêz, xweşewîst.
- sayısal : hejmarkî.
- sayısız : bêhejmar.
- sayışmak : hevhejmartin.
- Sayıştay : dîwana berstinê.
- saymak : hejmartin.
- sayman : hejmardar.
- sayrı : nexweş.
- sayrılık : nexweşî.
- saz : 1.kamir, leven. 2.saz.
- sazan balığı : masîpank.
- sazlık : kamirî.
- sebat : tebat.
- sebatkar : tebatkar.
- sebep : sedem, ûşt.
- sebep olmak : sedem bûn.
- sebepsiz : bêsedem, bêûşt.
- sebil : sebîl.
- sebze : hêşinahî, zerzewat, sewzî.
- sebze bahçesi : bostan.
- sebze fidesi : sadir.
- sebze yetiştiricisi : kerax.
- sebzecilik : keraxî.
- secaat : boke.
- seccade : cilnimêj.
- seciye : aferînî, xû.
- seçenek : wîç, hilbijêrk.
- seçilmek : hatin hilbijartin.
- seçim : hilbijartin.
- seçkin : hilbijartî, neqandî.
- seçmek : hilbijartin.
- seçmen : hilbijêr.
- seda : deng, pejn.
- sedef : sedef.
- sedef hastalığı : birove.
- sedir : dîwan, wurz.
- sedye : darbest, çardar.
- sefa : kêf.
- sefalet : hejarî.
- sefaret : balyozî.
- sefarethane : balyozxane.
- sefer : rêwîtî.
- seferber : rêwî.
- seferberlik : seferberî.
- sefere çıkmak : derketin rêwîtiyê.
- sefil : hejar, şerpeze.
- sefir : balyoz.
- seğirtmek : teqizîn.
- seher : berbang.
- sehpa : sêpê.
- sehven : biçewtî, bi şaşî.
- seki : sekû, dik.
- sekiz : heşt.
- sekizinci : ya heştan.
- sekmek : pekîn, hilpekîn.
- sekreter : sekreter, nivîsvan.
- seks : seks.
- seksek oyunu : hindilk, xîzik.
- seksen : heştê.
- sekseninci : heştêyemîn.
- seksiyon : liq.
- sekte : texil.
- sekteye uğramak : texilîn, lebikîn.
- sektirmek : pekandin, helpekandin.
- sektör : beş.
- sel : lesar, lehî.
- selam : pate, silav.
- selam söylemek : silav lê dan, pate lê dan.
- selamet : xweşî.
- selamlık : hêre, koçk.
- sele : zembîl.
- selef : pêşewar.
- selektör : selektor.
- selen : deng nûçe, agah.
- selim : rast.
- selvi : selwî.
- sema : 1.asîman. 2.sema.
- semantik : watenasî.
- semaver : semawer.
- sembol : direfş, nîşan.
- semer : palan, semer.
- semere : hilber.
- seminer : semîner.
- semirmek : qelew bûn.
- semiz : qelew.
- semîzotu : pirpar.
- sempatik : xwînşîrîn.
- semt : tax.
- sen : tu, te.
- senaryo : senaryo.
- senato : dîwana pîrmendan.
- senatör : pîrmend.
- sendelemek : terpilîn.
- sendika : sendîqa.
- sene : sal.
- senelik : salînî.
- senet : sened.
- senfoni : senfonî.
- senin : yê/ya te.
- sepet : selik, zembîl.
- sepetçi : 1.zembîlvan. 2.zembîlfroş.
- sepi : debaxî.
- sepici : debax.
- sepilemek : debax kirin.
- sera : sere.
- seramik : ferfûr.
- serap : leylan.
- serbest : serbest.
- serbestçe : biserbestî.
- serbestlik : serbestî.
- serçe : çivîk, çûk.
- serçe parmağı : tiliya qilîçkê.
- serdar : serdar.
- serden geçti : canfîda.
- sergerde : sergir.
- sergi : raxistek.
- sergilemek : raxistin.
- sergüzeşt : serguzeşt.
- seri : 1.zû, bilez. 2.rêze.
- serilmek : 1.hatin raxistin. 2.dirêj bûn.
- serin : hênik.
- serinlemek : hênik bûn.
- serinletmek : hênik kirin.
- serinlik : hênikahî.
- serkeş : serkêş.
- sermaye : sermiyan.
- sermek : raxistin.
- sermest : sermest.
- serpelemek : pişk vedan, hûr hûr barîn.
- serpilmek : geşbûn, hatin reşandin.
- serpiştirmek : pişk avêtin, hûr barin.
- serpmek : reşandin.
- sersem : sersem, gêj.
- serseri : serserî, beredayî.
- sert : hişk, tund.
- sert bakış : awir.
- sert kafalı : serhişk.
- sert rüzgar : bazor, zilan.
- sertifika : destûrname.
- serum : xwînav.
- servet : heyî, saman.
- servis : serwîs.
- serzeniş : lome, gazind.
- serzenişte bulunan : lomekar
- serzenişte bulunmak : lome kirin.
- ses : deng, awaz.
- ses çıkarmak : deng derxistin.
- ses vermek : deng dan.
- seslenmek : deng kirin, deng lê kirin.
- sesli : bideng, dengdar.
- sesli harf : tîpên dengdar.
- sessiz : bêdeng.
- sessiz harf : tîpa bêdeng.
- set : bend, berbest.
- sevda : sewda, evîn.
- sevdalı : dilevîn, evîndar.
- sevecen : dilovan.
- sevgi : hez, evîn.
- sevgili : delal, yar, berdil, serdilk, xweşewîst.
- sevici : panik.
- sevilen : dildar.
- sevilmek : hatin hez kirin.
- sevimli : dilnîwaz, şêrîn.
- sevinç : dilşahî.
- sevinçli : dilşa.
- sevindirmek : dilşa kirin, şakirin.
- sevinmek : dilşa bûn.
- sevişmek : bi hev şabûn, sergerdenbûn.
- seviye : dûş, rade.
- sevk : hênartin.
- sevk etmek : hênartin.
- sevmek : hez kirin.
- sevmeye niyetli : dilheyî.
- seyahat : ger, geşt.
- seyahat etmek : gerîn.
- seyir : temaşe.
- seyirci : temaşevan.
- seyis : meyter.
- seyrek : firk, kêm.
- seyretmek : temaşe kirin, feriçîn.
- seyyar : cîgûhêz.
- sezgi : hest, seh.
- sezi : hest.
- sezmek : pê hesiyan, seh kirin.
- sezon : demsal, dansal.
- sıcak : germ.
- sıcaklık : germahî.
- sıçan : mişk.
- sıçanotu : zernîx.
- sıçmak : rûtin.
- sıçrama : 1.pengizîn, pijiqîn. 2.hilperîn, tûldan, helceniqîn.
- sıfat : rengdêr.
- sıfır : sifir, nîn, tune.
- sığ : rûkî, gihar.
- sığdırmak : lê cihkirin.
- sığınak : hêwirgeh, stargeh, penahgeh.
- sığınma : penaberî.
- sığınma hakkı : mafê penaberiyê.
- sığınmacı : penaber.
- sığınmak : penaber bûn, xwe spartin.
- sığır : dewar.
- sığır sürüsü : garan.
- sığırtmaç : gavan.
- sığışmak : tê de cîh bûn.
- sığmak : hilhatin.
- sıhhat : bijûnî, tendurûstî.
- sıhhatli : bijûn, tendurust.
- sıhhi : bijûnî, tendûrustî.
- sık : himbiz.
- sıkı: teng, pihêt, kîp. ör:sıkı kapatmak kîp kirin.
- sıkılgan : şermok, şermezar.
- sıkılmak : 1.şidîn. 2.tengbûn. 3.şerm kirin. 4. bêhntengbûn.
- sıkıntı : 1.tengasî. 2.diltengî.
- sıkıntılı : tengezar.
- sıkışık : teng, sixlet.
- sıkıştırmak : 1.çewisandin. 2.şidandin.
- sıkıyönetim : kargeriya pihêtkirî.
- sıklaşmak : sixlet bûn.
- sıklık : sixletî.
- sıkma makinası : guvaştek.
- sıkmak : 1.guvaştin. 2.acizkirin, şidandin. 3.çewsandin.
- sımsıkı : pihêtkirî, şipîşidyayî, kîp.
- sınai : sinaî.
- sınamak : ceribandin.
- sınav : azmûn.
- sınıf : 1.çîn, pol, sinif. 2.fêrgeh.
- sınıflandırmak : polandin.
- sınıfsal : polî, sinifî.
- sınıfta kalmak : difergêhê de man.
- sınır : sîndor, sînor, tixûb.
- sınır taşı : tîlk.
- sınırlamak : sînorkirin, tixûb kirin.
- sıpa : sîpe, cehş.
- sır : 1.raz, nepenî, veşare. 2.sur.
- sıra : rêz, dor.
- sırada : di rêzê de, li dorê.
- sıradağlar : rêzeçiya.
- sıradan : ji rêzê, navdest.
- sıralamak : rêzkirin.
- sıralanmak : hatin rêz kirin.
- sıralı : birêz.
- sırası gelmek : dor hatin.
- sırasına göre : li gora dorê.
- sırasız : bêrêz.
- sırayla : bidorê.
- sırf : sirf.
- sırık : rot, rewt.
- sırıtkan : devqîç.
- sırma : surme.
- sırnaşık : adû.
- sırnaşmak : adû bûn.
- sırt : pişt.
- sırtı pek : piştzexm.
- sırtını çevirmek : pişt badan.
- sırtını vermek : pişta xwe dan, paldan.
- sırtlamak : pişt kirin.
- sırtlan : keftar.
- sıska : lawaz.
- sıtma : ta.
- sıtma nöbeti : lerza tayê.
- sıtmalı : tayî.
- sıva : carû, seya, sîwax.
- sıvacı : malekêş, malevan.
- sıvalı : seyandî.
- sıvamak : seyandin, sîwax kirin.
- sıvazlamak : mist dan.
- sıvı : ron.
- sıvılaştırmak : ron kirin.
- sıvışmak : xwe vedizîn.
- sıyırmak : çelitandin, xeritandin.
- sıyrık : xerîtik.
- sıyrılmak : xermişîn, xeritîn, çelitîn.
- sızdırmak : 1.dapalandin. 2.mec. dizîn.
- sızı : êş, jan, tivanc.
- sızıntı : avzê.
- sızıntılı : avzêkî.
- sızlamak : jan dan.
- sızlanmak : fîzar kirin, jarîn, gazinîn.
- sızmak : 1.dapalîn, şûrîn. 2.razan, ji xwe ve çûn.
- sicil : peyirk.
- sicilli : bipeyirk.
- sicim : bend.
- sidik : mîz.
- sidik torbası : mîzdank.
- sidik yolu : mîzkêş.
- sifon : helmêjk.
- siftah : birahik.
- sigara : cixare.
- sigorta : 1.fiyoz. 2.bime.
- sigorta etmek : bime kirin.
- sigorta poliçesi : bimename.
- sigortacı : bimekar.
- sigortalı : bimekirî.
- siğil : balûg, ziftik.
- sihir : sêhr, efsûn.
- sihirbaz : sêhrbaz, efsûnker.
- sihirli : bisêhr, biefsûn.
- Siirt : Sêrt.
- sik : kîr, xir.
- sikişmek : hevnihandin.
- sikke : polik.
- sikmek : nihandin.
- silah : çek.
- silah bırakmak : çek danîn.
- silaha davranmak : radan çek.
- silahlı : çekdar.
- silahlı kuvvetler : hêzên çekdar.
- silahsız : bêçek.
- silecek : paqijker, jêbir.
- silgi : jêbir.
- silindir : merdane.
- silkelemek : daweşandin.
- silkinmek : daweşîn, xwe daweşandin.
- sille : sîle, şeqam.
- silmek : paqijkirin.
- silo : kulîn.
- silsile : zencîre.
- sima : çehre, rû.
- simetri : sîmetrî.
- simge : nîşank.
- simgecilik : nîşankarî.
- simgelemek : nîşan kirin.
- simgesel : nîşankî.
- simit : simît.
- simsar : sîmsar.
- simsiyah : ripûreş.
- sinagog : kenîşte.
- sincap : simbolek, plûr, sivorî.
- sindirilmek : dehîn.
- sindirim : dehandin.
- sindirmek : 1.dehandin, helandin. 2.melisandin.
- sine : sîng.
- sinek : vizik, mêş.
- sinekcil : mêşxwer.
- sinema : sînema.
- sini : sênî.
- sinir : 1.tûre. 2.hêrs.
- sinir sistemi : sazûmana tûreyê.
- sinirbilimi : tûrenasî.
- sinirlendirmek : hêrs kirin.
- sinirlenmek : hêrs bûn.
- sinirli : 1.bihêrs. 2.bitûre.
- sinmek : melisîn.
- sinsi : binbinkî.
- sinyal : sînyal.
- sipariş : qewêtî.
- sipariş almak : qewêtî girtin.
- sipariş etmek : qewêtî kirin.
- siper : sîper, meterîs, senger.
- sirayet : perk.
- sirayet etmek : perkbûn.
- sirk : sîrk.
- sirke : sihik.
- siroz : sîroz.
- sis : mij, moran.
- sislenmek : mij bûn.
- sisli : bimij.
- sistem : sazûman.
- sistemli : bisazûman.
- site : sîte.
- sitem : gazinc, gazind.
- Sivas : Sêwaz.
- sivil : neferma.
- sivil toplum : civata neferma.
- sivilce : pirzik.
- sivri : pîj, tîj, şût, zivrî.
- sivrilik : tîjî, zivrî.
- sivrisinek : pêşî, kelmêş.
- siyah : reş.
- siyasal : rêzanî.
- siyaset : rêzanî.
- siyatik : kejok.
- Siyonist : siyonparêz.
- Siyonizm : siyonî.
- siz : hûn.
- sizin : yê/ya we.
- sizsiz : bêyî we.
- skandal : hetk, xaxî.
- skeç : skeç.
- slayt : slayt.
- slogan : diruşme.
- soba : sobe.
- sobacı : sobevan.
- soda : sode.
- sodyumsülfat : zaxa qilê.
- sofa : sefik.
- sofra : sifre.
- sofrayı kurmak : sifre danîn.
- softa : suxte.
- sofu : sofî.
- Sofya : Sofya (Bulgaristan’ın başkenti).
- soğan : pîvaz.
- soğançık kemiği : pîvazoka mêjîye.
- soğuk : sar, serma.
- soğuk almak : serma girtin.
- soğukkanlı : xwînsar.
- soğukluk : sarî.
- soğumak : sar bûn.
- soğutucu : sarker, sarinc.
- sohbet : qezî.
- sohbet etmek : bi hevre qezîkirin.
- sokak : kuçe, kulan.
- sokmak : 1.pêvedan. 2.têxistin.
- sol : çep.
- solak : çepok.
- solcu : çepgir.
- solgun : 1.çilmîsî. 2.rengavêtî.
- solmak : 1.çilmîsîn. 2.rengavêtin.
- solucan : tîjmar.
- soluk : 1.bêhn, henas. 2.rengavêtî.
- soluk borusu : zengilor, kirkirok.
- soluk soluğa : bi xize xiz.
- solumak : bêhn standin, henas vedan.
- solungaç : kerik.
- solunum : bêhndanûstandin.
- somurtkan : bimirûz.
- somurtmak : mirûzkirin.
- somut : şênber.
- son : dumayîk, dawî, paşî, talî.
- son çocuk : paşlandik.
- son vermek : dawî dan.
- sonbahar : payîz.
- sondaj : sondaj
- sondajlamak : sondaj kirin.
- sonek : paşdanî.
- sonlu : bidawî.
- sonra : paşê, dûv re.
- sonsuz : bêdawî, cawîdan, sermedî.
- sonuç : encam, dawî, kutahî.
- sonuçlandırmak : dawiyandin, kuta kirin.
- sopa : ço, şiv.
- sordurmak : pirsandin.
- sorgu : pirsiyarî.
- sorguç : pirskar.
- sorgulamak : jêpirsîn.
- sorguya çekmek : kişandin pirsiyariyê.
- sormak : pirs kirin, pirsîn.
- soru : pirs.
- soru işareti : pirsnîşan.
- soru sıfatı : rengdêra pirsiyarkî.
- sorumlu : berpirsiyar, karbidest.
- sorumluluk : berpirsyarî, karbidestî.
- sorun : kêşe, pirsgirêk, gelş.
- soruşturmak : vepirsandin.
- soruşturulmak : vepirsîn.
- sosis : sosîs.
- sosyal : civakî.
- sosyal güvenlik : ewleyiya civakî.
- sosyal işler bakanlığı : wezareta karên civakî.
- sosyal sigorta : bimeya civakî.
- sosyalist : civakparêz.
- sosyalizm : civakparêzî.
- sosyoloji : civaknasî.
- soy : zayend, nîjad.
- soyadı : paşnav.
- soygun : şelandin.
- soyka : andêr.
- soykırım : nijadkujî.
- soylu : zadegan, hîlaw, torin.
- soylu at : manek.
- soylu at : seglavî.
- soymak : 1.şelandin. 2.tazîkirin
- soysuz : bênijad.
- soytarı : qeşmer.
- soyut : razber.
- soyutlama : razberkirin.
- söğüt : bî.
- sökmek : 1.jê kirin. 2.helkişandin.
- sömestr : dansal.
- sömürge : mêtingeh.
- sömürmek : mêtin.
- sömürü : mêtin.
- sönmek : vemirîn.
- sövgü : çêr, dijûn.
- sövmek : çêr kirin.
- söylem : vegotin.
- söylemek : gotin, bêjtin.
- söylenti : minho, gotgot.
- söyletmek : dan gotin.
- söylev : gotar.
- söz : gotin, peyv, soz.
- söz atmak : peyv avêtin.
- söz gelişi : hatina gotinê.
- söz vermek : soz dan.
- sözcü : berdevk.
- sözcük : bêje, peyvik.
- sözleşme : peyvname.
- sözleşmek : peyvdanhev.
- sözlü : devkî.
- sözlü olarak : bi devkî.
- sözlü sınav : azmûna devkî.
- sözlük : ferheng.
- sözü edilen : gotî, bîrawend.
- sözüm ona : goya, qaşo.
- sözüne sadık : yekbêj, xwediyê gotina xwe.
- sözünün eri : xwedan soz.
- sperma : tovav.
- spiker : gotarbêj, gotarvan.
- spiral : marpêç.
- spor : werzîş.
- spor alanı : qada werzîşê.
- spor bakanlığı : wezerata werzîşê.
- sporcu : werzîşe.
- sportmen : werzîşe.
- statü : statu.
- step : coğ. şafir.
- stok : nijîn.
- Stokholm : Stokholm (İsveç’in başkenti).
- su : av.
- su almak : av standin.
- su bendi : bendav, sikir.
- su boğazı : avleng.
- su içme isteği : tihnayî.
- su kabağı : kundirê avî, qewnik.
- su kabı : avdank.
- su teresi : tûzik, qicî.
- su tevzi yeri : derav.
- su vermek : av dan.
- su yolu : derav, co.
- su zambağı : lûleper.
- sual : pirs.
- subay : serbaz.
- sucu : avkêş, seqa.
- sucuk : sicûq.
- suç : guneh, tawan, bezax.
- suç işlemek : gunehkirin, tawankirin.
- suçlamak : tawanbar kirin.
- suçlanan : gunehkarkirî, tawanbarkirî.
- suçlayan : gunehbarkir, tawanbarkir.
- suçlu : gunehkar, tawanbar.
- suçluluk : gunehkarî.
- suçsuz : bêguneh.
- suikast : bedkujî.
- suistimal : bedkarî.
- sulak : şilak.
- sulak arazi : rifse.
- sulak araziyi nadasa bırakmak : rifsandin.
- sulama : avdanî.
- sulamacı : avdêr.
- sulamak : av dan.
- sulandırmak : ron kirin.
- sulh : haşîtî, lihevhatin.
- sulh mahkemesi : dadgeha haşîtiyê.
- sultan : siltan.
- sulu : avî, ron.
- sulu boya : boyaxa ron.
- sumak : simaq.
- sumen : sumen.
- sundurma : eyvan.
- suni : çêkirî.
- sunmak : berpêş kirin, pêşkeş kirin.
- sunu : berpêş.
- sunulmak : hatin berpêşkirin.
- sur : sûr, beden.
- surahi : qerqef, avdank.
- surat : rû.
- surat asmak : mirûz kirin, pingkirîn.
- suret : 1.dîme, sûret. 2.kopî.
- Suriye : Sûrya.
- Suriyeli : sûrî.
- susam : kuncî.
- susamak : tî bûn.
- susmak : haşbûn, dengê xwe birîn.
- susturmak : hişkirin, tebitandin.
- susturucu : dengbir.
- susuz : bêav.
- susuzluk : bêavî.
- Suudi Arabistan : Erebistana Seûdî.
- suvarmak : av dan.
- suya düşmek : ketin avê.
- sübap : sîbob.
- süblimleşmek : helmîn.
- sübyan : mindal, sebî.
- sükunet : aramî, tebat.
- sülale : ezbet.
- sülfat : zax.
- sülfürik : zax.
- sülfürik asit : zaxav, tîzav.
- sülük : tizrûg, zîlo.
- sülün : çor, semanek.
- sümbül : simbil.
- sümkürmek : fişkirin.
- sümük : çilm, lîç.
- sümüklü : çilmî, bilîç.
- sümüklü böcek : şeytanok.
- sünger : hespûn.
- süngü : singo, nîze.
- sünmek : vezîn, pançilokî bûn.
- sünnet : sunet.
- sünnetçi : dalak.
- sünnetli : sunetkirî.
- Sünni : sunî.
- süprüntü : guhûr.
- süpürge : havlêk, melkes, gêzik.
- süpürge otu : havlêk, gêzik.
- süpürmek : malîn, maliştin.
- sürat : lez, şîd, tews.
- süratlendirmek : tewsandin.
- süratlenmek : tewisîn.
- süratli : bişîd, bilez, bitews.
- sürçme : şemitîn, şehitîn.
- süre : mawe.
- sürece : heta ku....
- sürecek : dê dom bike.
- süreç : pêvajo.
- süreğen : domdar.
- sürekli : 1.tim. 2.misêwa, domdar, payîdar.
- süreklilik : domdarî.
- süreli : bidom.
- süresiz : mawenediyar.
- sürgü : çilmêre.
- sürgülemek : çilmêre kirin.
- sürgün : 1.aj. 2.mişext, mişextî.
- sürgün etmek : mişext kirin.
- sürgün vermek : ajdan.
- sürgüne gitmek : çûn mişextiyê.
- sürme : 1.kil. 2.dom. 3.ajotin.
- sürmek : 1.ajotin. 2.domkirin.
- sürmelemek : kil kirin.
- sürmeli : kilkirî.
- sürpriz : surprîz.
- sürtmek : pêxistin.
- sürü : ajal, kerî, ref, revo, garan, col.
- sürücü : ajovan.
- sürüklemek : li erdê kaşkirin.
- sürülmek : 1.hatin ajotin. 2.mişextî bûn.
- sürüm : rewac.
- sürümlü : birewac.
- sürümsüz : bêrewac.
- sürüncemede bırakmak : kudandin.
- süründürmek : di erdê de kişandin, xirxirandin.
- sürüngen : xişok, xizinde.
- sürüp gitmek : kudîn.
- süs : xeml, kok, pîraye.
- süsen : sosin.
- süsleme : xemilandin, kokandin.
- süslenmek : xemilîn, xwe kok kirin.
- süslü : bikok, xemilandî.
- süt : şîr.
- süt kızkardeş : hevşîre.
- sütana : dayîn.
- sütbeyaz : şîrî.
- sütçü : şîrfiroş.
- sütkardeş : biraşîr(erkek), xwehşîr(kız).
- sütlaç : birincşir
- sütleğen : xweşil, miravke.
- sütun : histûn.
- sütun başlığı : kilk.
- sütyen : pêsîrbend.
- süvari : siwarî.
- süzgeç : sefinok, makêş.
- süzmek : 1.parzinandin. 2.dapalîn.
- süzülmek : parzinîn, dawerivîn.