Pêvek:tirkî-kurdî/i
İ
biguhêre- i : tîpa alfabeya Tirkî ya duwazdehê
- iade : lêvegerandin.
- iade etmek : lê vegerandin.
- iadeli : bi lêveger.
- iane : barbû.
- iane toplamak : barbû danhev.
- ibadet : îbadet, spertin.
- ibadet etmek : spartin, xwe spartin.
- ibare : çekû.
- ibaret : ji ... pêkhatî.
- ibibik : hudhud.
- ibik : kator, şeh.
- iblis : şeytan.
- ibra : rûspîkirin.
- ibra etmek : rûspî kirin.
- ibraz : şanîdan.
- ibraz etmek : şanî dan.
- ibre : gêç.
- ibret : fêre, dersik.
- ibret almak : fêre jê derxistin, dersik jê derxistin.
- ibrik : misîn.
- ibrişim : hevrîşim.
- icabında : diviya ku.
- icap : divêt.
- icap etmek : divêtin.
- icar : deman, kirê.
- icar alan : demandar, kirêdar.
- icar etmek : demankirin, kirêkirin.
- icar işi : demanî, kirêdari.
- icara veren : demandêr, kirêdêr.
- icara vermek : dan demanê.
- icat : dahênan, nûvedan.
- icat eden : dahêner.
- icbar : bêgavî.
- icbar etmek : bêgav hiştin.
- icra : bicîhanîn.
- icra etmek : bi cîh anîn.
- iç : hûndur.
- iç Anadolu : Anatoliya Navîn.
- iç çamaşırı : bincil.
- iç işleri bakanlığı : wezareta karûbarên hundur.
- iç merdiven : hewreban.
- iç organları : hinav, pizur.
- iç yağı : don, bez.
- içbükey : kov.
- içecek : vexwarin.
- içeri : hundur.
- içeri girmek : ketina hundur.
- içeride : li hundur.
- içeriden : ji hundur.
- içerik : nêverok.
- içerlemek : qehirîn.
- içermek : hêwirandin.
- içgüdü : xweajo.
- içhat : xeta hundirun.
- içim : qim, qurt.
- için : boyî, ji bo.
- içinde : di nêv de.
- içinde kalmak : tê de man.
- içindekiler : naverok.
- içine çekmek : helmijîn.
- içirmek : vexwartin.
- içirtmek : pê dan vexwarin.
- içki : mey.
- içkili : bimey.
- içli köfte : kutlik.
- içmek : vexwarin.
- içsel : hundirîn.
- içten : ji dil.
- içtima : civîn.
- içtüzük : rêznameya hundirîn.
- içyüzü : naverok, ruyê hundir.
- idam etmek : daleqandin, berdar kirin, darde kirin.
- idame : domandin.
- idame etmek : domandin.
- idare : kargerî, karmendî, dolivgerî.
- idare etmek : kargerandin.
- idareci : karger, karmend, dolivger.
- idarehane : kargerxane.
- iddia : 1.doz. 2.rik. 3.miçilge.
- iddia etmek : îddia kirin.
- iddiacı : 1.dozdar. 2.rikdar.
- iddialı : bi xwe bawer, xwedi doz.
- iddiaya girmek : ketin miçilgeyê.
- ideal : mengî.
- ideoloji : bîrdoz.
- idman : îdman.
- idrak : derkandîn, têgihîştin, feraset.
- idrak etmek : têgihiştin, derkandin.
- idraksiz : bêferaset.
- idrar : mîz.
- ifa : cîhanîn.
- ifade : vegotin.
- ifade etmek : vegotin.
- iffet : namûs.
- iffetli : binamûs.
- iffetsiz : bênamûs.
- iflas : îflas.
- iflas etmek : îflaskirin.
- ifraz : 1.bersem kirin. 2.girêz.
- ifşa : eşkerekirin.
- ifşa etmek : eşkere kirin.
- iftar : fitar.
- iftihar : şanaz.
- iftihar etmek : şanazî kirin.
- iftira : buxtan.
- iftira etmek : buxtan kirin.
- iğ : teşî
- iğde : sincî.
- iğdiş : xesandî.
- iğdiş edilmiş at : yexte.
- iğdiş etmek : xesandin.
- iğfal : xapandin.
- iğfal edilmek : hetikîn.
- iğfal etmek : hetikandin.
- iğne : derzî.
- iğnelemek : 1.derzî kirin. 2.mec. tehn lê dan.
- iğrenç : zinix.
- ihale : mezat
- ihaleye çıkarmak : derxistin mezatê.
- ihanet : bêbextî, xinizî.
- ihanet etmek : bêbextî kirin, xinizîkirin.
- ihbar : altaxî.
- ihbar etmek : altaxî kirin.
- ihbarname : altaxîname.
- ihlal : xera kirin, ziyan dan.
- ihmal : dilxavî.
- ihmal etmek : dilxavîkirin.
- ihmalcılık : dilxavî.
- ihmalci : dilxav.
- ihracat : derxistinî, derveşandinî.
- ihraç : vederkirin, derxistin derveşandin.
- ihraç etmek : vederkirin, derxistin, derve şandin.
- ihsan : bexş.
- ihtar : balkişandin.
- ihtar etmek : bal kişandin.
- ihtilaf : ciyawazî, gelemşe.
- ihtilafa düşmek : ketin ciyawaziyê, ketin gelemşê.
- ihtilal : şoreş.
- ihtilalci : şoreşvan.
- ihtimal : guman.
- ihtimam etmek : pûte pêdan.
- ihtimam göstermek : pûte pêdan.
- ihtiram : giramî.
- ihtiras : azwerî.
- ihtiraslı : azwer.
- ihtisas : pisporî.
- ihtisas sahibi : pispor, xwedî pisporî.
- ihtisas yapmak : pisporî kirin.
- ihtişam : debdebe, rewnaqdarî.
- ihtişamlı : bi debdebe, rewnaqdar.
- ihtiva etmek : hêwirandin.
- ihtiyacı olmak : hewceyî ...bûn.
- ihtiyaç : hewceyî, pêdivî.
- ihtiyar : kal, pîr.
- ihtiyarlamak : kalbûn, pîr bûn.
- ihtiyarlık : kalîtî, pîrîtî.
- ihtiyarlık sigortası : bimeya pîrbûniyê.
- ihtiyat : degel, semt.
- ihtiyati güç : hêza semtî.
- ihtiyatlı : bisemt.
- ihtiyatsız : bêsemt.
- ihya : vejandin.
- ihya etmek : vejandin.
- ikamet : niştin, rûniştin.
- ikamet etmek : niştin, rûniştin.
- ikamet tezkeresi : niştingehname.
- ikametgah : niştingeh.
- ikaz : balkişandin.
- ikaz etmek : bal kişandin.
- iki : du, didu.
- iki heceli : dukîte.
- iki ünlü : dudeng.
- iki yüzlü : durû.
- ikicilik : dualîparêzî.
- ikilem : dualî.
- ikilemek : dubarekirin.
- ikilik : dubendî.
- ikinci : ya dudoyan, duhem.
- ikinci el : kevnarik, xilmet.
- ikindi : berêvar.
- ikirciklik : dûdilî, herêne.
- ikisi : herdu.
- ikiye katlamak : duta kirin.
- ikiyüzlü : durû.
- ikiz : cêwî.
- iklim : rêba, suruşt.
- iklimsel : suruştî.
- ikmal : qedandin.
- ikmal etmek : qedandin.
- ikna etmek : qanî kirin.
- ikram : ikram.
- ikram etmek : ikram kirin.
- ikramiye : lotim, gîhev.
- ikrar : mikur.
- ikrar etmek : mikurhatin.
- iktidar : karîn, şiyan, muktedir, şiyandar.
- iktidarda olmak : şiyandar bûn.
- iktidarsız : neşiyandar.
- iktisat : aborî.
- iktisatçı : aborîzan.
- iktisatçılık : aborîzanî.
- il : bajar.
- ilaç : derman.
- ilaç içmek : derman xwarin.
- ilaçlamak : derman kirin.
- ilah : Xweda.
- ilahe : Xwedawen.
- ilahi : 1.Xwedayî. 2.gulbank, lawij, dêş.
- ilahiyat : Xwedazanî.
- ilam : darazname.
- ilan : danezan.
- ilan etmek : danezanîn.
- ilave : 1.serve, pêve. 2.pêvek.
- ilave etmek : pêvekirin, servekirin.
- ilçe : navçe.
- ile : ligel, bi.
- ilelebet : heta hetayî, hertim.
- ilerde : li pêş, pêş de.
- ileri : pêş, pêşve.
- ileri almak : birin pêş.
- ileri gelenler : giregir, xewas.
- ileri gelmek : hatin pêş.
- ileri görüşlü : pêşbîn.
- ileri sürmek : ajotin pêş, pêşxistin.
- ilerici : pêşverû.
- ilericilik : pêşverûtî.
- ilerlemek : pêşve çûn.
- ilerletmek : pêşve birin.
- ilerleyiş : pêşve çûyin.
- iletişim : ragihandin.
- iletişim araçları : navgînên ragihandinê.
- iletken : raguhêz.
- iletki : goşepîv.
- iletmek : ragihandin.
- ilga : betal.
- ilgi : 1.bal, pêwendî. 2.pêwend.
- ilgi çekici : balkêş.
- ilgi çekmek : bal kişandin.
- ilgi duymak : bala xwe dan.
- ilgi göstermek : balaxwe dan.
- ilgili : baldar.
- ilgili kişi : pêwendar.
- ilginç : balkêş.
- ilgisiz : bêpêwend.
- ilgiyle : bibalkêşî.
- ilhak : ligelkirin, vegirtin.
- ilhak etmek : vegirtin.
- ilham : helbest, peyxam, sirûş.
- ilik : 1.mix. 2.qulpik.
- iliklemek : qulpik kirin
- ilikli : qulpik kirî.
- ilim : zanistî.
- ilim yuvası : zanistxane.
- ilinti : pêwendî.
- ilişik : pêvekirî.
- ilişikteki not : derkenar.
- ilişki : têkilî, pêwendî.
- ilişki kurmak : têkilî danîn, pêwendî danîn.
- ilişkili : têkiIdar, pêwendar.
- ilişkin : têkil.
- ilişmek : têkil bûn.
- iliştirmek : pê ve kirin.
- ilk : yekem, pêşîn, berahîk.
- ilk çağ : çaxa pêşîn.
- ilk çocuk : nûxurî, ziknixî.
- ilk defa : cara yekem, cara pêşîn.
- ilk görüşte : dîtina pêşîn.
- ilk yardım : hawarî.
- ilkbahar : bihar.
- ilke : rêgez.
- ilkokul : dibistan.
- ilköğretim : hevotina pêşin.
- ilkönce : berê pêşîn.
- illa : hergiz.
- illet : derd, merez.
- illüzyon : sêr.
- illüzyonîst : sêrbaz.
- ilmi : zanistî.
- ilmik : girê.
- iltica : penaberî.
- iltica etmek : penaberbûn.
- ilticacı : penaber.
- iltifat : ilfifat, giramî girtin.
- iltihap : bezek, nêm.
- iltihaplanmak : nêm girtin.
- iltimas : hewedarî.
- iltimaslı : hewedar.
- im : nîşan.
- ima : tuwanc.
- ima etmek : tuwanc kirin.
- imaj : xiyal.
- imal : îmal, çêkirin.
- imal etmek : çêkirin.
- imalat : çêkirin.
- imalatçı : çêker.
- imalathane : îmalatxane.
- imalı : bituwanc.
- imam : mele.
- iman : bawerî.
- imansız : bêbawerî.
- imar : ava.
- imar etmek : ava kirin.
- imaret : xêrat.
- imarethane : xêratxane.
- imbik : zenzilok.
- imbikten geçirmek : zenzilandin.
- imdat : hawar.
- imdat freni : rawesteka hawarê.
- imdat kapısı : deriyê hawarê.
- imece : zibare, palûte.
- imge : xiyal, nîgaş.
- imgelem : hêza xiyalê.
- imgelemek : xiyal kirin.
- imgesel : xiyalî.
- imha : berhewa.
- imha etmek : berhewakirin.
- imha olmak : berhewa bûn.
- imkan : derfet, mefer.
- imkansız : bêderfet, bêmefer.
- imla : rastnivîs, rênivîs.
- imla hataları : şaşiyên rastnivîsînê.
- imla kuralları : rêzikên rastnivîsînê.
- imparator : şehînşah, padîşah.
- imparatoriçe : şahbanû.
- imparatorluk : şehînşahîtî.
- imrendirmek : bijandin, hejmandin.
- imrenen : hejmekar.
- imrenmek : bijîn, hejmîn.
- imsak : parêz.
- imsakiye : parêzname.
- imtihan : azmûn.
- imtihan etmek : azmûn kirin.
- imtihan olmak : hatin azmûn kirin.
- imtiyaz : ciyawazî.
- imtiyazlı : ciyawaz.
- imza : îmze.
- imzalamak : îmze kirin.
- in : kun, qul.
- inadına : ji rikan ve.
- inak : dogma.
- inakçılık : dogmatîzm.
- inanç : bawerî.
- inançlı : bawermend.
- inandırmak : dan bawer kirin.
- inanılmaz : nayê bawer kirin.
- inanmak : bawer kirin.
- inanmış : bawermend.
- inat : rik.
- inat etmek : rik kirin.
- inatçı : riko, rikdar.
- ince : 1.zirav. 2.tenik.
- ince duyulu : hestenik.
- ince sırık : rewtik.
- incelemek : hûrnêrîn, lêkolîn.
- inceltmek : ziravkirin, tenikkirin.
- inci : durr.
- incik : çîp.
- İncil : İncîl.
- incinmek : êşîn, rehidîn.
- incir : hêjîr.
- incitmek : êşandin, rehidandin.
- indirgemek : daxistin.
- indirim : daxistin.
- indirmek : daxistin.
- inek : çêlek, manga.
- infaz : bicîhanîn.
- infaz etmek : bi cîh anîn.
- infilak : teqîn.
- İngiliz : Îngilîz.
- İngilizce : Îngilîzî.
- İngiltere : Îngîlistan.
- inhisar : yekdestî.
- inik : dahatî, daketî.
- inilti : nalîn.
- iniş : dahatin, daketin.
- iniş alanı : qada dahatinê.
- iniş pisti : hêwirgeh.
- inkar : şerîn.
- inkar etmek : şerîn.
- inkılap : şoreş.
- inkılapçı : şoreşvan.
- inkişaf : geşbûn, peresendin, pêşketin.
- inlemek : nalîn.
- inletmek : nalandin.
- inmek : daketin, veniştin, dahatin.
- insaf : însaf.
- insaflı : biînsaf.
- insafsız : bêînsaf.
- insan : mirov.
- insan hakları : mafên mirovan.
- insan hakları savunucusu : parêzkara mafên mirovan.
- insan üstü : sermirovahî.
- insanca : mirovane.
- insancıl : mirovparêz, mîhrîvan.
- insaniyet : mirovanî.
- insanlık : mirovahî, mirovatî.
- inşa : avakirin.
- inşa etmek : ava kirin.
- inşaat : avahî.
- inşallah : bi îzna xwedê.
- intiba : întîba.
- intibak : ahengdarî, banîn.
- intibak etmek : ahengdar bûn.
- intihar : xwekujî.
- intihar etmek : xwe kuştin.
- intikal : 1.veguhestin, gihiştin. 2.têgihîştin.
- intikam : heyf, tol.
- intikam almak : heyf hilanîn, tol hilanîn.
- intizam : rêkûpêkî.
- intizamlı : birêkûpêk.
- intizamsız : bêserûber.
- intizamsızlık : tevlihevî.
- inzibat : heyte.
- inziva : silûk, xelwet.
- inzivaya çekilmek : ketin silûkê, ketin xelwetê.
- ip : ben, ta.
- ipek : hevrîşim.
- ipek böceği : kurmê hevrîşimê.
- iplik : dezî.
- iplik ucu : serişte.
- ipotek : barimte, gerew.
- iptal : betal.
- iptal etmek : betal kirin.
- iptidai : hov, hovber.
- ipucu : serbend, serişte.
- irade : vên, viyan.
- irade dışı : dervêyî vênê.
- iradeli : bivên, bihemd.
- iradesiz : bêvên.
- İran : Îran.
- İranlı : Îranî.
- irat : hatinî.
- irdelemek : lê gerîn.
- irfan : îrfan.
- iri : girs, gewre.
- iri saman : xiz, kozere.
- iri sopa : terik.
- iri sopa : terik.
- irileşmek : girs bûn.
- irilik : girsî.
- irin : nêm.
- irinlenmek : nêm girtin.
- iriyarı adam : zintol.
- irkilmek : helciniqîn, veciniqîn.
- İrlanda : Îrland.
- İrlandalı : îrlandî.
- irmik : ardik.
- irsaliye : barname.
- irsi : rakendî.
- irtibat : pêwendî.
- irtibat kurmak : pêwendî danîn.
- irtica : paşverûtî.
- irtifa : bilindî.
- is : tenî.
- İsa : îsa.(Hz.peybamger)
- isabet : lêkelin.
- İsabet etmek : lêketin.
- ise : ku, be.
- ishal : virik.
- isilik : germijk.
- isim : 1.nav. 2.gr.navdêr
- isimlendirmek : navandin.
- isimsiz : bênav.
- iskambil : Îskembîl.
- iskambil kağıdı : kaxezê îskembîlê.
- iskambil oynamak : îskambîl lîstin.
- iskan : cîwarkirin.
- iskan etmek : cîwarkirin.
- İskandinavya : Skandinaviya.
- İskandinavyalı : Skandinaviyayî.
- iskarpin : sol, potîn.
- iskele : lengergeh.
- iskelet : kakût, kelax.
- iskemle : kursî.
- İskoç : Skot.
- İskoçya : Skotland.
- İskoçyalı : skotî.
- iskonto : daxistin.
- İslam : Îslam.
- İslamiyet : Îslamiyet.
- islim : hêlm.
- ismen : bi nav.
- isnat : lêbarkirin.
- isnat eden : lêbarker.
- isnat etmek : lêbar kirin.
- İspanya : Hîspanya.
- İspanyol : hîspanî.
- İspanyolca : hîspanî.
- ispat : peyt.
- ispat etmek : peyitandin.
- ispirto : îspîrto.
- ispiyon : altaxî, îxbarî.
- ispiyonlamak : altaxî kirin.
- israf : destbelavî.
- israf etmek : destbelavî kirin.
- İsrail : Îsraîl.
- İsrailli : îsraîlî.
- istasyon : stasyon, îstgeh.
- istatistik : statistîk.
- istavroz : xaç.
- istek : daxwaz.
- istekli : daxwazkar, minêkar, xwestek.
- isteksiz : dilsar, bêdil.
- istem : daxwazî.
- istemek : xwestin, daxwazkirin.
- istenç : vên.
- ister istemez : çarneçar, bivê nevê.
- isteri : hîsterî.
- isterik : ganek.
- istibdat : zordarî.
- istida : daxwazname.
- istida vermek : daxwazname dan.
- istif : nijîn.
- istif etmek : nijinandin.
- istifa : istifa.
- istifa etmek : istifa kirin.
- istifade : kêr, kelk, sûd.
- istifade etmek : kêr/kelk/sûd jê dîtin, kêr/kelk/sûd jê girtin.
- istifçi : nijînvan.
- istihbarat : saloxgerî, saloxî.
- istihbarat bürosu : saloxgeh
- istihbaratçı : saloxger.
- istihdam : cîkirin, bikaranîn.
- istihdam etmek : cîkirin, bikaranîn.
- istihkam : endazyarî, senger.
- istihsal : hilberîn, hilberandin.
- istihsal etmek : hilberîn, hilberandin.
- istikamet : alî, hindam.
- istikbal : 1.pêrgîn. 2.duweroj, dahatû, mand, pêşeroj, pêşend.
- istiklal : serxwebûn.
- İstiklal Marşı : Sîrûda Serxwebûnê.
- istikrar : aramî.
- istikrarsız : bêaram.
- istikraz : deyn sistandin.
- istila : dagirkirin.
- istila etmek : dagir kirin.
- istim : hêlm.
- istimlak : îstimlak.
- istimlak etmek : îstimlak kirin.
- istinaden : îstinaden.
- istinat direği : berjen, kutek.
- istirahat : vês.
- istirahat etmek : vêsan, bêhna xwe dan.
- istirham : tika.
- istirham etmek : tika kirin.
- istiridye : îstîrîdye.
- istismar etmek : îstismar kirin.
- istisnai : awarte.
- istişare : şêwr.
- istişare kurulu : sazûmana şêwrê.
- İsveç : Swêd.
- İsveçli : Swêdî.
- İsviçre : Swîs.
- İsviçreli : Swîsî.
- isyan : serîhildan, dijrabûn.
- isyan etmek : serîhildan, dijrabûn.
- isyancı : dijraber.
- iş : kar.
- iş adamı : karsaz.
- iş arkadaşı : hevkar.
- iş başında : li ser kar.
- iş beceren : karguzar.
- iş bırakımı : karberdan.
- iş bölümü : karparî.
- iş buyuran : karferma.
- iş piyasası : bazara karê.
- iş veren : kardar.
- iş yeri : kargeh
- işaret : nîşan.
- işaret etmek : nîşankirin.
- işaret parmağı : tiliya nîşanê.
- işaret sıfatı : rengdêra nîşandanê.
- işaret zamiri : pronavê pêşker.
- işaret zamirleri : cînavên pêşker.
- işaretlemek : nîşankirin.
- işbaşı yapmak : dest bi karkirin.
- işbirliği : hevkarî.
- işbirlikçi : hevkar.
- işbu : ev.
- işçi : karker.
- işçilik : karkerî.
- işe yaramaz : bêkêr.
- işe yarar : bikêr.
- işemek : mîztin.
- işgal : dagirkirin, vegirtin.
- işgücü : hêza kar.
- işgünü : rojakar.
- işgüzar : karguzar.
- işitilmedik : nebihîstî.
- işitilmek : hatin bîhistin.
- işitmek : bihîstin.
- işitsel : bihîstwer.
- işkembe : ûr.
- işkence : îşkence.
- işkence etmek : êşkencekirin.
- işkil : şikdar.
- işkolu : beşkar.
- işlek : pirxebt.
- işlem : kirarî.
- işleme : çîn, neqş.
- işlemek : çinîn, şuxulîn.
- işlemeli : biçîn.
- işlenmemiş : xam.
- işletme : 1.karsazî. 2.danxebitandin.
- işletmeci : karsaz.
- işletmek : dan xebitandin.
- işlev : erk, karmendî.
- işlevsiz : bêerk.
- işsiz : bêkar.
- işsiz güçsüz kimse : eware.
- işsizlik : bêkarî.
- iştah : bijî, miçêz.
- iştah açıcı : bij vekir.
- iştahsız : bêbijî, bêmicêz.
- işte : eve.
- iştirak : beşdarî, parmendî.
- iştirak etmek : beşdar bûn, parmendbûn.
- işve : naz.
- işveli : nazdar, şox.
- it : kûçik, se.
- itaat : fermanberî.
- itaat etmek : fermanberîkirin.
- itaatli : fermanber.
- itaatsiz : neîtaetkar.
- İtalya : Îtalya.
- İtalyalı : Îtalyanî.
- İtalyanca : Îtalyanî.
- itfaiye : agirkujî.
- itfaiyeci : agirkuj.
- ithaf : diyarî.
- ithaf etmek : diyarîkirin.
- ithal : derhanîn.
- ithal etmek : der hanîn.
- ithalat : derhanîn.
- itham : tohmet, tawanbarkirin.
- itham etmek : bin tohmetê de hiştin, tawanbar kirin.
- itibar : giramî.
- itibar etmek : giram girtin.
- itibardan düşmek : ji giramî ketin.
- itibarsız : bêgiram.
- itibarsızlaşmak : bêgiramî bûn.
- itibarsızlaştırmak : bêgiramkirin.
- itibarsızlık : bêgiramî.
- itikat : bawerî.
- itimat : ewleyî pêanîn, bawerî pê anîn.
- itimat etmek : ewleyî pê anîn, bawerî pê anîn.
- itimatname : ewlename, bawername.
- itina : pûte.
- itina göstermek : pûte lê kirin.
- itinasız : bêpûte.
- itiraf : li xweanîn, mikurhatin.
- itiraf etmek : xweanîn, mukir hatin.
- itiraz : bervêdan.
- itiraz etmek : bervê dan.
- itişmek : hev tan dan, hev dehifandin.
- itiyat : banek, xû.
- itmek : tan dan, dehifandin.
- ittifak : hevalbendî.
- ivedi : teqez, bilez.
- iye : xwedî.
- iyelik zamirleri : cînavên xwedîtiyê.
- iyi : baş, qenc, çê, çak, pak.
- iyi niyetli : dilpak.
- iyileşmek : baş/qenc/çak/pak bûn.
- iyilik : qencî, rindî, çêyî, başî.
- iyilik sever : qencîxwaz.
- iyilikle : bi xweşkayî.
- iyimser : xweşbîn, çakbîn.
- iyimserlik : xweşbînî, çakbînî.
- iz : şop, rêç, dews.
- izafi : ligorî.
- izah : ravekirin.
- izah etmek : rave kirin.
- izale : tunekirîn.
- izale etmek : tune kirin.
- izci : şopger, rêçvan.
- izcilik : şopgerîn, rêçvanî.
- izdiham : gelemşe, ezme.
- izdivaç : zewac.
- izin : destûr, rêdan.
- izin vermek : destûr dan.
- izinli : bidestûr.
- izinsiz : bêdestûr.
- İzlanda : Îsland.
- İzlandalı : Îslandî.
- izlemek : şopandin, li pey çûn.
- izlenim : intiba.
- izleyici : temaşevan.
- izmarit : boçika çixarê, binik.
- izolasyon : şiyare.
- izole : şiyare.
- izole etmek : şiyare kirin.
- izomorf : hevteşe.
- izzetinefis : xawên.