Pêvek:tirkî-kurdî/h
H
biguhêre- h : tîpa alfabeya Tirkî ya dehê.
- haber : 1.agahî, hay. 2.nûçe
- haber alan : nuçegir.
- haber almak : 1.agahdar bûn, haydar bûn. 2.nûçe girtin.
- haber vermek : agahdar kirin, haydar kirin, nûce dan.
- haberci : nûçevan.
- haberdar etmek : agahdar kirin, haydar kirin, pê hesandin.
- haberdar olmak : agahdarbûn, haydarbûn, pê hesîn.
- haberleşmek : hay ji hev bûn.
- habersiz : bêagah, bêhay.
- hac : hec.
- hacet : hacet.
- hacı : hecî.
- hacim : barist, qebare.
- haciz : heciz.
- haciz etmek : heciz kirin.
- haç : xaç.
- had : sînor, tixûb.
- haddini bilmek : sînorê xwe zanîn.
- hademe : xedeme.
- hadım : xesandî.
- hadım etmek : xesandin.
- hadise : bûyer.
- hafıza : bîr, xêv.
- hafızası zayıf : bîrsivik, xêvik.
- hafif : sivik.
- hafif ceza : cezayê sivik.
- hafif meşrep : dilbaz, dilkoçer.
- hafiflemek : sivik bûn.
- hafifleştirmek : sivik kirin, beraftin.
- hafifletmek : sivik kirin, beraftin.
- hafiflik : sivikî.
- hafiye : şofar.
- hafriyat : kolan.
- hafta : hefte.
- haftalarca : biheftan
- haftalık : hefteyî.
- haftalık dergi : kovara hefteyî.
- haham : hêris.
- hahambaşı : serhêris.
- hain : xiniz, xayîn.
- hainleşmek : xinizbûn.
- hainlik : xinizî.
- hak : 1.maf. 2.yek ji navên xwedê.
- hak arayan : mafger.
- hak kazanmak : mafdar bûn, xwedî maf bûn.
- hak yemek : maf xwarin.
- hakaret : heqaret.
- hakaret etmek : heqaretkirin.
- hakem : kizîr.
- haki : xakî.
- hakikat : rastî.
- hakikaten : bi rastî.
- hakiki : rastî.
- hakim : dadrês, serwer.
- hakim olmak : 1.serwer bûn. 2.xwe girtin.
- hakimiyet : serwerî.
- hakimlik : dadgerî.
- hakir görmek : kêmdîtin.
- Hakkari : Hekarî.
- hakkında : derbarê.
- haklı : mafdar.
- haksız : bêmaf.
- haksızlık : bêmafî.
- hal : 1.çareser kirin. 2.rewş.
- hala : 1.met. 2.hê, hîna.
- hala kızı : keçmet, qîzmet.
- hala oğlu : kurmet, lawmet.
- halat : 1.tenaf. 2.mûtav.(kıl halat)
- halay : govend.
- halayık : qerwaş, cariye.
- halbuki : ya rastî.
- hale : xêle.
- halef : paşwer.
- halel : xirab.
- halen : niha jî, hê jî.
- halhal : xilxal.
- halı : xalî, xalîçe.
- halıcı : xalîvan.
- halıcılık : xalîçefroş.
- haliç : kendav.
- halife : paşwer, xelîfe.
- halik : aferînende.
- halim : rûnerm.
- halis : safî, xurî.
- halita : amêjen.
- haliyle : ji xwe.
- halk : gel, xelk.
- halk müziği : muzîkiya gelêrî.
- halka : xelek
- halkçı : gelparêz.
- halkçılık : gelparêzî.
- halkoyu : rayagel
- hallaç : xelac, çirik.
- hallaçlamak : jenandin, xelicandin, çirikandin.
- halletmek : çareserkirin.
- halsiz : bêhal.
- halt : xeletî.
- halter : halter.
- halterci : haltervan.
- halvet : xilwet, siluk.
- ham : 1.xam. 2.xav.
- ham madde : daring.
- hamak : çincîlk, hêlekan.
- hamal : barkêş.
- hamam : hemam, serşok.
- hamarat : jîrek.
- hamd etmek : hemd kirin.
- hamd olsun : hemd be.
- hami : parêzger.
- hamile : avis, ducanî.
- hamiyet : hamiyet.
- hamlaşmak : xam bûn.
- hamle : hemldan.
- hamur : hevîr.
- hamur yumağı : girik.
- hamursuz : bêhevîr.
- han : xan.
- hancı : xandar.
- hançer : xencer.
- hane : xane.
- hanedan : xanedan.
- hangar : xengar.
- hangi : kîjan.
- hangisi : kîjan.
- hanım : xanim, banû, canik.
- hanımeli : gulhingivîn.
- hani : ka, kanî.
- hantal : gendel, cangiran, betî.
- hantal ve kocaman : tirtire.
- hap : hebik.
- hapçı : hebikxur
- hapis : bendî.
- hapis cezası : cezayê bendîxaneyê.
- hapishane : zindan, bendîxane.
- hapsetmek : avêtin girtîxaneyê. (bendîpaneyê).
- hapşırmak : pişkîn, bihnijîn.
- harabe : wêran, kavil, xirbe.
- haraç : xugî, xerac.
- haraç yemek : xugî xwarin.
- haram : heram.
- haram olsun : heram be.
- harami : rêbir, terye.
- harap : xopan, xapûr.
- harap olmak : xopanbûn.
- hararet : germî.
- hararetli : germ.
- harbi : 1.çatkêş, sime. 2.rastbêj.
- harcamak : xerckirin.
- harcırah : xercerê.
- harç : xerc.
- harçlı : bixerc.
- harçlık : xercî.
- hardal : gormiz, xerdel.
- hareket : tevger, lebat.
- harem : harem.
- harf : tîp.
- harfi harfine : tîp bi tîp.
- harfi harfine yazma : tîpandin.
- harici : derve.
- hariciye : derveyî.
- hariç : der.
- harika : nuwaze.
- harikulade : nuvaze.
- haris : az.
- harita : nexşe.
- haritacılık : nexşevanî.
- harman : bênder, coxîn.
- harman dövme : gêre.
- harman dövmek : gêre kirin.
- harman savurmak : berbakirin.
- harmanlamak : bênderkirin.
- harmoni : aheng.
- harp : 1.ceng, şer. 2.çeng, çentûr(bir müzik aleti).
- harp okulu : dibistana cengê.
- Harput : Xarpêt.
- has : xas.
- hasar : xesar.
- hasara uğramak : xesar dîtin.
- hasat : çinîn.
- hasat etmek : çinîn.
- haset : çikot, hesûdî.
- hasıl : bûye, bûyî.
- hasıl olmak : çê bûn.
- hasım : dijmin.
- hasımlık : dijminî, berberî.
- hasır : xesîl.
- hasis : tima.
- hasislik : timayî.
- hasret : bêrî.
- hasret çekmek : bêrî kişandin.
- hasret kalmak : bêrî man.
- hasretmek : jê re helanîn.
- hassas : zîz, peljen.
- hassasiyet : zîzî, peljenî.
- hasta : nexweş.
- hasta düşmek : nexweş ketin.
- hastalanmak : nexweş bûn.
- hastalık : nexweşî.
- hastane : nexweşxane, xestexane.
- haşarat : buxik.
- haşarı : heşerî.
- haşhaş : xaşxaşk, beng, tilyak.
- haşin : neban, hişk.
- haşlama : 1.heşandin. 2.avpêj.
- haşmet : mirêsî, semyanî.
- haşmetli : mirês, semyan.
- hat : rayêl.
- hata : şaşî.
- hataya düşmek : ketin şaşiyê.
- hatır : xatir, qedir.
- hatıra : 1.bîranîn. 2.yadîgar.
- hatıra defteri : deftera bîranînê.
- hatırını kırmak : dilşikandin.
- hatırlamak : bîr anîn.
- hatırlatmak : bi bîr xistin.
- hatırlı : bixatir, biqedir.
- hatırşinas : xatirnas.
- hatip : gotarbêj.
- hatmi çiçeği : hêro, toleke.
- hatta : heta.
- hatun : xatûn.
- hava : hewa.
- hava hortumu : gijgêle.
- hava korsanı : keleşê hewê.
- hava kuvvetleri : hêzên hewayî.
- hava raporu : rapora hewê.
- havaalanı : balafirgeh.
- havacı : hewavan.
- havacılık : hewavanî.
- havadar : hewadar.
- havalanmak : bi hewa ketin, hewadarbûn.
- havale : hewale.
- havale etmek : hewalekirin.
- havale göndermek : hewale şandin.
- havali : dever, doral.
- havan : hewan.
- havan topu : topa hewanê.
- havari : hewarî.
- havasız : bêhewa.
- havaya uçurmak : 1.berhewa kirin. 2.bi hewa xistin.
- havayolu : rêhewa.
- havlamak : kewtîn, reyîn.
- havlatmak : kewtandin.
- havlu : pêşgîr.
- havra : kenişte.
- havuç : gêzer.
- havuz : hewz, birk.
- Havva : Hewê.
- havyar : hewyar.
- havza : tejane.
- haya : heya.
- hayal : xiyal, nîgaş.
- hayalet : şevreşk, sawêr.
- hayasız : bêheya.
- hayat : jîn, jiyan.
- hayat arkadaşı : hevalê/a jiyanê.
- hayat pahalılığı : bihabûna jiyanê.
- hayat sürmek : jiyan.
- hayati : jîngiringî.
- haydi : haydê.
- haydut : rêbir.
- hayhay : hayhay.
- hayır : 1xêr. 2.na! no! ne!
- hayırlı : bixêr.
- hayırlı olsun : bixêr be.
- hayırsız : bêxêr
- haykırış : qêrînî.
- haykırmak : qêrîn.
- haylaz : şûm, xeylaz.
- haylazlık : şûmî, xeylazî.
- hayli : xêlek.
- hayran : heyran.
- hayran kalmak : heyranbûn.
- hayran olmak : heyranbûn.
- hayret : metel.
- hayret etmek : metel man.
- hayrette bırakmak : metel hiştin.
- haysiyet : sikûm.
- haysiyetli : bisikûm.
- haysiyetsiz : bêsikûm.
- hayvan : şî, ajal, heywan.
- hayvan ölüsü : kelaş.
- hayvan pisliği : rêx.
- hayvan vergisi : qemçûr.
- hayvanın ön bacakları : pîl.
- haz : hez.
- haz duymak : jê hez girtin.
- Hazar Denizi : Deryaya Qezwînê.
- hazım : dehandin, givêr.
- hazım etmek : dehandin, givêrandin.
- hazım olunmak : givêrîn.
- hazımsızlık : negivêrî.
- hazır : amade.
- hazır ol : amade be.
- hazır yiyici : amadexwar.
- hazırlamak : amadekirin.
- hazırlanmak : xwe amade kirin.
- hazırlığını yapmak : xwe pêkanin.
- hazırlık : amadeyî.
- hazin : xemgîn.
- hazine : gencîne.
- Haziran : Hezîran, Pûşper, Coxînan.
- hazret : hezret.
- hece : kîte.
- hecelemek : kîtandin.
- heceli : bikîte.
- hedef : armanc.
- hedef almak : armanc kirin, armanc girtin.
- hediye : diyarî.
- hediye etmek : diyarî kirin.
- hekim : bijîjk.
- hekimlik : bijîjkî.
- hela : destavxane, daşir.
- helal : helal.
- hele : hela, ka.
- helezon : marpêç, pêçoke.
- helezonik : marpêçkî.
- helikopter : helîkopter.
- Helsinki : Helsînkî. (Finlandiya’nın başkenti).
- helva : helaw.
- hem : 1.him. 2.hev.
- hemcins : hevzayend.
- hemen : tavil, aniha.
- hemencecik : tavil.
- hemşeri : hevbajar, hevşehrî.
- hemşire : hevşîre.
- hendek : kend, xendek.
- hengame : hengam.
- henüz : hê, hîna.
- hep : tim.
- her : her.
- her an : her gav.
- her biri : her yek.
- her defa : her car.
- her gün : her roj.
- her halde : her hal.
- her kim : her kî.
- her nasılsa : her çawa.
- her şeyden önce : berî her tiştî.
- her zaman : herdem.
- hercai : hercayî.
- hercai menekşe : binefşa belek.
- hergele : hergele.
- herhangi : her kîjan.
- herkes : her kes.
- herne kadar : her çiqas.
- herze : herze.
- hesaba katmak : tevî hejmariyê kirin.
- hesap : hejmari, hesab.
- hesap cüzdanı : cuzdanê hejmari.
- hesap çıkarmak : bers derxisrin.
- hesap etmek : berisandin.
- hesap makinesi : makîna bersê.
- hesap tutmak : bers girtin.
- hesap vermek : bers dan.
- hesaplamak : hejmartin.
- hesaplaşmak : hejmariya hev derxistin.
- hesaplı : hejmartî.
- hesapsız : bêhejmartî.
- heves : hewes, peroş.
- hevesli : bihewes.
- heybe : heqîv, xurc.
- heybet : mezinahî.
- heyecan : xiroş.
- heyecanlı : bi xiroş.
- heyelan : hezaz.
- heyet : komîte, civat.
- heyhat : heyho!
- heykel : peyker.
- heykeltraş : peykertiraş.
- heyula : bêtar.
- hezimet : têşikîn.
- hezimete uğramak : têşikîn.
- hezimete uğratmak : têşikandin.
- hıçkırık : îsk.
- hıçkırmak : îskîn.
- hımbıl : teral.
- hıncahınç : dagirtî, lêmişt.
- hınç : hêrs.
- hırçın : rageş, dexez.
- hırçınlaşmak : rageşbûn, dexisîn.
- hırdavat : xurde.
- hırdavatçı : xurdefiroş.
- hırıldamak : xirexirkirin.
- hırıltı : xirîn.
- Hıristiyan : Xaçparêz, Mesîhî, Xiristiyan.
- Hıristiyanlık : Mesîhî.
- hırka : xirqe.
- hırlamak : xirîn.
- hırpalamak : pelaxtin.
- hırpani : derbeder, xerpanî.
- hırs : 1.azwerî. 2.enirîn, hêrs.
- hırsız : diz.
- hırsızlık : dizî.
- hırslanmak : 1.azwer bûn. 2.enirîn, hêrs bûn, hêrs hatin.
- hırslı : azwer.
- hısım : lêzim, xizm.
- hışım : xişm.
- hışırdamak : xuşîn.
- hıyanet : xiyanet.
- hıyar : xiyar.
- hız : lez, tews.
- hızlanmak : lezbûn.
- hızlı : lez.
- hibe : bexş.
- hibe etmek : bexşandin.
- hicap : şerm.
- hicap duymak : şerm kirin.
- hiciv : hîcv, zem.
- hicret : koç.
- hiç : hîç, tu, qet.
- hiç bir şey : tu tişt.
- hiç bir yerde : ne li tu derê.
- hiç değilse : qet nebe.
- hiç kimse : tu kes.
- hiçlik : hîçî.
- hiddet : hêrs, girgîn.
- hiddetlenmek : hêrs bûn.
- hiddetli : bihêrs.
- hikaye : çîrok.
- hikmet : hîkmet.
- hilaf : dij.
- hilal : heyvok, pazne.
- hile : dek.
- hileci : dekbaz.
- hileli : bidek.
- himaye : parastin.
- himaye etmek : parastin.
- himmet : piştgirtin.
- himmet etmek : pişt girtin.
- hind horozu : qele.
- hindi : şamik, elok, culiq.
- hindiba bitkisi : xizêmok.
- Hindistan : Hind.
- Hindistan cevizi : gûza hindê.
- Hindistan safranı : riha zer, koka zer.
- Hindistanlı : hindî.
- his : hes, pêjn.
- his etmek : pê hesiyan.
- hisar : birc, beden.
- hisli : bihes.
- hisse : par.
- hisse alma : parçin.
- hissedar : pardar.
- hissiz : bêhes.
- histeri : bêzû
- hitabet : gotar.
- hitam : dawî, paşî.
- hitam bulmak : paşî hatin.
- hitap : bang.
- hitap etmek : bang kirin.
- hiyerarşi : hiyerarşî.
- hiza : tax, dûş.
- hizar : xîzar.
- hizmet : xizmet, kar.
- hizmetçi : berdestî.
- hoca : mele.
- hocalık : meletî.
- hokka : hibirdank, hoqe.
- hokkabaz : hoqebaz.
- hokkabazlık : hoqebazî.
- Hollanda : Holand.
- Hollandalı : Holandî.
- homonim : hevnav, hevdeng.
- homoseksüel : hevzayend, lewate, qûnek.
- homurdanmak : kufîn.
- hoparlör : dengweş.
- hoplamak : xwe hilavêtin.
- hoppa : dilbaz.
- hoppalık : dilbazî.
- hor : xar.
- hor görmek : li xar dîtin, kem dîtin.
- horlamak : xorîn.
- horoz : dîk.
- horoz ibiği : katora dîkê.
- horozlanmak : gijgijîn.
- hortlak : sawêr.
- hortum : 1.bagêje, bablîsok. 2.xortim.
- horuldamak : xorîn.
- hostes : hostes.
- hoş : xweş.
- hoş bulduk : nav xêrê de bî.
- hoş geldiniz : hûn bixêr hatin.
- hoşgörü : xweşbînî.
- hoşlanmak : jê kêfxweş bûn.
- hoşnut : jêxweş.
- hoşsohbet : qezîxweş.
- hoşuna gitmek : lê xweş hatin.
- hovarda : xowarde.
- hoyrat : tund.
- hörgüç : hawîd.
- höyük : girik, kepel.
- hububat : zad, dexl.
- hububat ölçeği : elb.
- hububat yığını : cêz.
- hudut : sînor, tixûb.
- hukuk : dad.
- hukuk devleti : dewleta dadmend.
- hukuk fakültesi : zanîngeha dadê.
- hukukçu : dadparêz.
- hukuki : dadî.
- hulasa : puxte.
- hulya : xiyal.
- humma : ta.
- hummalı : tayî.
- humuslu toprak : gelêş.
- huni : kovik.
- hurafe : xurafe.
- hurda : xurde.
- hurma : qesp.
- hurma ağacı : dara qespê.
- husumet : dijminahî.
- husus: babet. ör:bu hususta dive babetê de.
- hususi : taybetî.
- hususunda : di babeta.
- hutbe : xutbe.
- huy : xû, cir, suruşt.
- huysuz : bêxû, bêcir, bêsuruşt, cirnexweş.
- huzur : 1.aram. 2.haf.
- huzur veren : aramdar.
- huzurevi : aramxane.
- huzurunda : di hafa wî/wê de.
- hücre : 1.şane(girtîxane). 2.malik
- hücum : hêrîş.
- hücum etmek : hêrîş kirin.
- hükmetmek : 1.darizîn. 2.zorandin.
- hükmi şahıs : kesê darazî.
- hükmi şahsiyet : kesitiya darazî.
- hüküm : daraz.
- hüküm giymek : daraz xwarin.
- hüküm sürmek : serwerî ajotin.
- hüküm vermek : daraz danîn.
- hükümdar : serwer.
- hükümdarlık : serwerî.
- hükümet : xwermend.
- hükümlü : darazî.
- hükümran : serwer, serdest.
- hükümranlık : serwerî.
- hükümsüz : betal, netêw.
- hüner : huner.
- hünerli : bihuner.
- hür : aza, azad.
- hürmet : giram, beristin.
- hürmet etmek : girami girtin.
- hürmetli : giramgir.
- hürmetsizlik : bêgiramî.
- hürriyet : azadî.
- hüsnüniyet : dilpakî.
- hüviyet : kiyîtî.
- hüviyetname : nasname.
- hüzün : xem, keser.
- hüzünlendirmek : xemgînkirin.
- hüzünlenmek : kesergirtin, xemgînbûn.