Pêvek:tirkî-kurdî/b
B
biguhêre- b : Tîpa alfabeya Tirkî ya dudoyê.
- baba : bav, bab.
- baba evi : malbav.
- babaanne : dapîr.
- babacan : qelender.
- babalık : 1.bavîtî. 2.zirbav.
- babasız : bêbav, sêwî.
- babayiğit : camêr.
- baca : pace, dûkêş, rojing.
- bacak : çîp, şeq, paq, nig.
- bacanak : hevling.
- bacı : xwang, xwîşk, xweh.
- badana : şêlavk.
- badana etmek : şêlavk kirin.
- badem : behîv.
- badem şekeri : şekirê bi behîv.
- bademcik : aloq, argûşk, behîvok, gelale.
- bademcik iltihaplanması : bi aloqî ketin.
- badire : kotûkêş.
- bagaj : tevtal, bagaj.
- bağ : 1.bendik, girê. 2.pêwendî. 3.rez.
- bağ bozumu : rez berdan.
- bağ böceği : çemçûr.
- bağ kütüğü : mêw.
- bağcı : rezaz.
- bağcılık : rezazî.
- bağdaş : çoç, çarmêrkî.
- bağdaş kurmak : çoç dan, çarmêrkî rûniştin.
- bağdaşmaz : nelihevhatî.
- Bağdat : Bexda.
- bağımlı : 1.bende, bendewar. 2.bengî.
- bağımlılık : 1.bendewarî. 2.bengîtî.
- bağımsızlık : xweserî, serxwebûn.
- bağır : 1.biqêre! 2. hemêz, sîng, koş.
- bağırmak : qêrîn.
- bağırsak : rûvî.
- bağış : bexş.
- bağışık : jêbexş.
- bağışıklık : jêbexşî.
- bağışlamak : bexşandin.
- bağışlayan : mîhrîvan, bexşende
- bağlaç : gihanek.
- bağlamak : girêdan, bestin.
- bağlantı : 1.pêwendî. 2.geh, gehinek.
- bağlantı kurmak : pêwendî danîn.
- bağlayıcı : bendikar, girêdar.
- bağlı : bende, girêdayî, xerend.
- bağnaz : hişkbawer.
- bağnazlık : hişkbawerî.
- bahadır : bihadar, mêrxas.
- bahane : mahane, hêncet.
- bahar çiçeği : nurojîn.
- bahar pınarı : avzêm.
- baharat : biharat.
- baharlık buğday : bare.
- bahçe : bexçe, bax.
- bahçıvan : bexçevan.
- bahis : 1.miçilgê. 2.qal, behs.
- bahis konusu : mijara qalê.
- Bahreyn : Bahreyn.
- Bahreynli : Bahreynî.
- bahriye : deryayî.
- bahriyeli : deryavan.
- bahsetmek : qal kirin.
- bahşiş : bexşîş.
- baht : bext, yom.
- bahtiyar : bextiyar, kamran
- bahtsız : bêyom, bêbext.
- bakan : wezîr, şahyar.
- bakanlar kurulu : civata wezîran.
- bakanlık : 1.wezîrî. 2.wezîrxane.
- bakar kör : tewekor.
- bakıcı : nihêrvan.
- bakıcılık : nihêrvanî.
- bakılmak : hatin nihêrîn.
- bakım : lênihêrîn.
- bakır : sifir, mis.
- bakırcı : sefar, misger.
- bakırcılık : sefarî, misgerî.
- bakış : nihêrîn.
- bakışmak : li hev nihêrîn.
- baki : mayî, akam.
- bakir : xam.
- bakire : xama, duşîze.
- bakiye : mayî, bermayî, jêrmayî.
- bakkal : dûkandar.
- bakkaliye : dûkan.
- bakla : baqil.
- baklagiller : hewêc.
- baklava : beqlewe.
- bakmak : mêze kirin, qayt kirin, nihêrîn, fekirin.
- bakraç : çingul, satil.
- bakteri : bakterî.
- bakteriyoloji : bakteriyolojî.
- baktırmak : nihêrandin.
- bal : hingiv.
- bal arısı : mêşa hingiv.
- balayı : şirînmeh.
- balçık : çamûr, ritam.
- baldır : çîp, ran, lûlaq, teşk.
- baldır kemiği : qîtik.
- baldıran otu : zirgêjnok.
- baldırı çıplak : çîprût.
- baldız : diş.
- balgam : belxem.
- balık : masî.
- balık adam : mêrêavî.
- balık ağı : tor, xeraf.
- balık tuzağı : maşel, xefik.
- balık yağı : rûnêmasî.
- balıkçı : masîgir, torvan.
- baliğ : bîrbir, gêran, xama(kızlar için).
- balina : neheng, hût.
- balkabağı : kundirê zer.
- balkon : şaneşîn, berban.
- ballandırmak : hingivandin.
- ballı : hingivîn.
- balmumu : şima.
- balo : balo.
- balon : balon.
- balta : bivir.
- baltalamak : bivir kirin.
- Baltık Denizi : Deryaya Baltikê.
- balya : dink, balye.
- balyoz : varyoz, kerane.
- bambaşka : herî cûda.
- bambu : hêzeran.
- bamya : bamye, bamî.
- bana : ji min re.
- bana kalırsa : ku bi min bimîne.
- Bangladeş : Bengladeş.
- Bangladeşli : bengladeşî.
- bank : seko.
- banka : bank.
- bankacılık : bankêri.
- banker : bankêr.
- banknot : banknot.
- Bankong : Bankong (Tayland’ın Başkenti).
- banliyö : berbajar.
- banmak : tê heldan.
- banyo : serşok, hemamok.
- bar : bar.
- baraj : bendav.
- baraj (küçük baraj) : sukre.
- baraka : holik, kepir.
- barbar : barbar.
- barbunya : barbûnye.
- bardak : badîn, piyale.
- barınak : hêwirgeh, sitare.
- barındırmak : hewandin, hêwirandin, sitar kirin.
- barınmak : hêwirîn, sitar bûn.
- barış : haşîtî, aştî.
- barışçı : haşîtîxwaz.
- barışmak : li hev hatin, li hev haş bûn.
- barışsever : haşîtîperwer.
- barıştırmak : li hev anîn, li hev haşkirin.
- bari : balê, qe nebe.
- barikat : berbest.
- bariz : eşkere, diyar.
- baro : baro.
- barut : barûd, têz.
- basamak : pêlik.
- basım : çap.
- basımevi : çapxane.
- basın : çapemenî.
- basın toplantısı : civîna çapemeniyê.
- basınç : çews, pest.
- basınç yapmak : çewsandin, pestandin.
- basiret : basîret.
- basit : hêsan.
- basketbol : basketbol.
- baskı : 1.çap. 2.çewsî, zordestî, pest.
- baskı yapmak : 1.çap kirin. 2.çewisandin, zordestî lêkirin, pestandin.
- baskıcı : çewsîner.
- baskın : nijd, cerd.
- basmak : çap kirin, pê lê kirin.
- bastırmak : 1.dan çap kirin. 2.dewisandin
- baston : gopal.
- basur : bawesîr.
- baş : serî, ser.
- baş ağrısı : serêş.
- baş dönmesi : dewx.
- baş eğmek : serîtewandin.
- baş hemşire : serek hevşîre.
- baş kaldırmak : serîhildan.
- baş makale : sernivîsyar.
- baş örtüsü : çit, temezî, laçik, dolbend, şar.
- baş parmak : tiliya beranekê.
- baş vurmak : serî lê dan.
- baş yazar : sernivîskar.
- baş yazı : sernivîs.
- başak : simbil.
- başak burcu : şehrîwar.
- başarı : serketin, serfirazî.
- başarılı : serketî, serfiraz.
- başarmak : serketin.
- başat : sereke.
- başbakan : serekwezîr, serokwezîr.
- başbakanlık : 1.serekwezîrî, serokwezîrî. 2.serekwezîrxane, serokwezîrxane.
- başçavuş : serçavîş.
- başı boş : beredayî, terkeser.
- başı eğik : sertewandî, senizm, serşûr.
- başı kabak : serzelût.
- başıbozuk : bêser û ber.
- başına buyruk : xweser, serbixwe.
- başına gelmek : bi serî de hatin.
- başına kakmak : serevde kirin.
- başından savmak : qewitandin.
- başını çekmek : serî kişandin.
- başka : cihê, cê, din, bilî, xeyrî.
- başkalaşmak : veguhêrîn.
- başkalık : cudabûnî.
- başkan : serek, serok.
- başkanlık : serokatî.
- başkent : paytext, serbajar.
- başkomutan : serfermandar.
- başlamak : dest pê kirin.
- başlangıç : destpêk.
- başlı başına : bi serê xwe.
- başlıca : sereke.
- başlık : qelen, next.
- başparmak : tiliya beranekê.
- başparmak otu : gêjlok
- başpiskopos : sermetran.
- başsağlığı : sersaxî.
- başşehir : paytext, serbajar.
- baştabip : serbijîjk.
- baştan aşağı : ji serî heta binî.
- baştan başa : seranser.
- baştan beri : ji serî ve.
- baştan çıkarmak : ji rê derxistin.
- baştan savma : kirtûpan.
- başvuru : serîlêdan.
- bataklık : teqin.
- batı : rojava.
- batık : noqavbûyî.
- batıl : netêw.
- batılı : rojavayî.
- batılılaşmak : rojavayî bûn.
- batırmak : 1.noq kirin. bin av kirin. 2.xewirandin.
- batmak : 1.noq bûn, binavbûn. (suda) 2.çûn ava (ay ve güneş için). 3. xewirîn (bataklıkda ve çamurda).
- battaniye : betanî.
- bavul : bahol.
- bay : camêr.
- bayağı : ji rêzê.
- bayan : canik, sitî, xanim, xatûn.
- bayan öğretmen : fêrmende, mamhostade.
- bayat : kartî.
- baygın : bîrçûyî.
- baygınlık : bîr çûyîn.
- baygınlık geçirmek : dilborîn.
- bayılmak : bîrveçûn.
- bayındır : ava, avadan.
- bayındırlık : avahî, avadanî.
- bayındırlık bakanlığı : wezareta avahiyê/avadaniyê.
- bayır : hevraz.
- bayi : bayî.
- baykuş : bûm, kund.
- bayrak : al.
- bayrak çekmek : al kêşan.
- bayrak indirmek : al daxistin.
- bayraktar : alemdar, aldar.
- bayram : cejn.
- bayramlık : cejnî.
- baytar : beytar.
- bazen : geh, carinan, carcaran.
- bazı : hin, hinek.
- be : lo! lê!
- bebek : pitik, pitê(kız), pito(erkek).
- beceri : tepiş, huner.
- becerikli : jîrek, jêhatî, kêrhatî.
- becermek : ji dest hatin.
- bedava : belaş.
- bedavacı : belaşxur.
- bedbaht : bextreş.
- bedbin : bedbîn.
- beddua : nifir.
- beddua etmek : nifir kirin.
- bedel : berdêl.
- beden : beden, ten.
- beden eğitimi : bedenparêzî.
- bedesten : qeyserî.
- beğenmek : ecibandin.
- beher : her yek.
- bekar : ezeb.
- bekçi : panêr, notirvan, pasewan.
- beklemek : 1.bende man, li hêviyê man, rawestin. 2.payîn.
- beklenti : bendewarî.
- beklenti içinde olmak : bendewar bûn, xwedî hêvî bûn.
- bekletmek : li bende hiştin, li hêviye hiştin, rawestandin.
- bel : navkêl, newq.
- bel kemiği : marîpişt.
- bel küreği : mer.
- bel omurları : movikê mazmazkê.
- bela : asîw, qeda.
- bela arayan : belakir.
- belalı : serqeda, biqeda.
- Belçika : Beljîka.
- Belçikalı : beljîkî.
- belde : bajarok.
- belden aşağı : dawên.
- belediye : şehriyarî.
- belediye başkanı : şehriyar.
- belediye encümeni : encumena şeriyariyê.
- belediye meclisi : civaka şehriyariyê.
- beleş : belaş.
- Belfast : Belfast (Kuzey irlanda’nın başkenti).
- belge : pelik.
- belgelemek : pelikandin.
- belgesel : bi pelik.
- belgisiz : nebinavkiri, nediyar.
- belirgin : berçav, diyar.
- belirlemek : diyar kirin, nîşan kirin.
- belirleyici : diyarker.
- belirli : diyar.
- belirmek : diyar bûn, xuya bûn.
- belirsiz : gung, nediyar, nexuya.
- belirteç : rengpîşe, hoker.
- belirti : nişêt, vexuyan.
- belirtmek : diyarkirin, şanîdan.
- belki : dibit, dibe ku, belkî.
- bellek : xêv.
- bellemek : 1hînbûn, 2.merkirin.
- belletmek : dan hînkirin.
- belli : kifş, eşkere.
- bembeyaz : qerqaş, çîlspî.
- ben : 1.ez. 2. şanik, nîşan.
- bencil : xweparêz, berûxwe, xwebîn, ezperest.
- bencilik : xwe perestî, ez perestî.
- benek : deq.
- benekli : bideq, simsimî.
- benim : yê/ya min.
- benimsemek : pejirandin.
- beniz : gon, arû.
- benlik : ezîtî.
- bent : bend.
- benzemek : dirûvîn, şibîn.
- benzer : mîna hev, hevşêwe, wek hev, hevşib.
- benzerlik : lêçûnî, hevşibî.
- benzeşim : hevşibînî.
- benzeşmek : şibîn hev, li hev çûn.
- benzetmek : şibandin, dirûvandin.
- benzin : benzîn.
- benzin istasyonu : îstgeha benzînê.
- beraat : rûspîbûn.
- beraber : bi hev re, digelhev.
- beraberlik : bi hevreyî, digel hevî.
- berbat : berbad, lewitî.
- berbat olmak : lewitîn.
- berber : berber.
- berduş : berdoş, satore.
- bereket : adan.
- bereketlenmek : bi adan bûn
- bereketli : biadan.
- bereketsiz : bêadan.
- bereketsizlik : bêadanî.
- berhava : berhewa
- berhava etmek : berhewa kirin.
- beri : pêş.
- berrak : zelal.
- berrakIık : zelalî.
- bertaraf : berteref
- bertaraf etmek : berteref kirin.
- berzah : berzax.
- besi : xwedîkirin, dermale.
- besi hayvanı : dermale.
- besin : adan, xurek.
- beslemek : xwedî kirin, dermale.
- besleyici : biadan.
- beste : beste.
- bestekar : bestekar.
- beş : pênc
- beş yüz : pêncsed.
- beş yüz kadar : qasî pêncsedî.
- beşer : mirov.
- beşeriyet : mirovahî.
- beşgen : pênckenar.
- beşik : dergûş, lendik, mehdik.
- beşinci : pêncem.
- beşiz : pêncber.
- beter : bitir, xirabtir.
- betimleme : pêşdarkirin.
- betimlemek : pêşdar kirin.
- beton : beton.
- bey : mîr.
- beyan : daxûyanî.
- beyan etmek : daxûyandin.
- beyanat : daxûyanî.
- beyanname : daxûyaname.
- beyaz : spî, sîs.
- beyaz perde : perda spî.
- beyazımsı : spîlî, spîçelkî.
- beyazlatmak : spî kirin.
- beyazlık : sipîtî.
- beyefendi : camêr.
- beygir : bergîr.
- beygir gücü : hêza bergîrî.
- beyhude : bêhûde.
- beyin : mejî.
- beyin gücü : hêza mejîyê.
- beyin kanaması : xwînariya mejîyê.
- beyin sarsıntısı : hejîna mejîyê.
- beyin yıkamak : mejî şûştin.
- beyincik : mejîkok.
- beyinsiz : bêmejî.
- beyit : riste.
- beylerbeyi : mîrêmîran.
- Beyrut : Beyrûd.
- bez : caw.
- bezdirmek : bêzar kirin.
- beze : bezglor, ginî.
- bezelye : polik, şoqil.
- bezemek : xemilandin, kokandin, arastin.
- bezenmek : xemilîn, kokîn, arasîn.
- bezgin : bêzar, bêzgîn.
- bezmek : bêzar bûn.
- bıçak : kêr.
- bıçaklamak : kêr dan, kêrlêdan.
- bıçkı : xizar, mişar.
- bıçkın : ebeboz.
- bıkkın : bêzar, zivêr.
- bıkmak : bêzar bûn, zivêr bûn.
- bıktırmak : bêzar kirin, zivêr kirin.
- bırakılmak : hatin berdan, hatin hiştin.
- bırakmak : berdan, hiştin, hêlan.
- bıtım : bitim.
- bıyık : simbêl.
- bızır : gilik, nêrik, zîlik.
- biber : îsot.
- biberon : mostik.
- biçare : bêçare.
- biçim : teşe, kêsim, şimşat, qidûm (insanlar için).
- biçimcilik : teşekarî.
- biçimlenmek : teşe girtin, kêsimîn.
- biçimli : biteşe.
- biçimsel : teşeyî.
- biçimsiz : bêteşe, bêkêsim, bêşimsat, bêqidûm.
- biçki : birîn.
- biçmek : birrîn, çinîn, dirûn.
- bidayet : destpêk.
- bidon : merkane.
- bilahare : dûv re, paşê, pişt re.
- bilakis : dijane.
- bilanço : bîlanço.
- bilardo : bilardo.
- bilardo sopası : kimê.
- bildik : nas.
- bildirge : danezan, daxuyanî.
- bildiri : danezan, belavok.
- bildirim : agihandin, danezan.
- bildirişim : hevagihandin.
- bildirmek : agihandin, agahdar kirin.
- bile : qender, jî.
- bilek : zend.
- bilek gücü : hêzezend.
- bileklik : zendik.
- bileme : seqa, hêsûn.
- bilemek : seqandin, hêsûn.
- bilen : agahdar, zana.
- bilerek : bi zaneyî.
- bileşik : hevedûdanî.
- bileşik isim : navê hevedûdanî.
- bileşik sözcük : bêjeya hevedûdanî.
- bilet : bilêt.
- bilet gişesi : paca bilêtan.
- bileyi taşı : hesan.
- bilezik : bazin.
- bilge : xozan, ferzane.
- bilgi : agahî, hay, zanîn.
- bilgi eksikliği : kêmagahî.
- bilgi teorisi : dîtiniya agahiyê.
- bilgilendirmek : agahdar kirin.
- bilgilenmek : agahdar bûn.
- bilgili : agahdar, zanyar.
- bilgin : zanyar, zanist.
- bilgisayar : kombers.
- bilhassa : xasma, nemaze.
- bilim : zanyarî zanistî.
- bilim adamı : zanyar, zanist.
- bilim dışı : derî zanistiyê.
- bilim kurgu : pevxistina zanisti.
- bilim ve teknoloji bakanlığı : wezereta zanistî û teknolojiyê.
- bilimsel : zanistî.
- bilinç : bîr.
- bilinçaltı : binbîr.
- bilinç dışı : derbîr.
- bilinçlendirmek : bîrdar kirin.
- bilinçlenmek : bîrdar bûn.
- bilinçli : bîrdar, bîrewer, hişyar.
- bilinçsiz : bêbîr.
- bilinen : yê/ya tê zanîn.
- bilinmek : hatin zanîn.
- bilinmeyen : nenasbar.
- bilirkişi : pispor, şareza.
- billur : belûr.
- bilmece : mamik, tiştonek.
- bilmek : zanîn.
- bilye : tîl, xar.
- bin : hezar.
- bin bir gece : hezarûyek şev.
- bina : avahî, xanî.
- binbaşı : serdar.
- bindirmek : siwar kirin.
- Bingöl : Çepaxçûr.
- binici : siwar.
- bininci : hezarem.
- binler : hezaran.
- binlerce : bi hezaran.
- binmek : siwar bûn.
- bir : yek.
- bir araya getirmek : berhev kirin, anîn cem hev.
- bir avuç : mistek, kulmek.
- bir buçuk : yek û nîv.
- bir daha : carek din.
- bir hayli : gelek.
- bir lahza : bistek.
- bir şey : tiştek.
- bir zamanlar : deminan.
- bira : avceh, bîre.
- birader : birader, bira.
- birahane : bîrexane.
- biraz : hinek.
- birazcık : tozek, piçek.
- birbirine dolanmak : herbilîn.
- birbirine dolanmak : herbilandin, herbilîn.
- birbirine karıştırmak : tevlihev kirin.
- birci : yekperest.
- bircilik : yekperestî.
- birçok : gelek.
- birden : vi çarekê ve, yekcar, xaftila.
- bire bir : yeke yek, teke tek.
- birey : ferd.
- bireyci : ferdperest.
- bireycilik : ferdperestî.
- bireysel : ferdî.
- biricik : tekane, yekane.
- birikmek : 1.pingirîn. 2.civîn, kom bûn.
- biriktirmek : civandin, dan hev, kom kirin.
- birim : men.
- birim ağırlık : mengranî.
- birinci : yekem.
- birinci şahıs : kesê yekem.
- birkaç : çend, çendek
- birler : yekan.
- birleşik : 1.grm. hevedudanî, 2.yekpare, yekbend, yekbûyî.
- birleşik kelimeler : bêjeyên hevedudanî.
- birleşmek : yekbûn.
- birleşmiş : yekbûyî.
- Birleşmiş milletler : Koma Miletan.
- birleştirmek : li hev civandin, yek kirin.
- birlik : 1.yekîtî, 2.yekîne (askeri).
- birlikte : pêkve, hevre, bihevre, digelhev.
- birlikte oturmak : hevnişîn.
- birtakım : hinek, gelek.
- biseksüel : nêremê.
- bisiklet : duçerxe.
- bisküvi : hindok.
- bit : sipih.
- bit yumurtası : rişk.
- bitap : bêtav, bêhêz.
- bitaraf : bêalî.
- bitik : qediyayî, tewabûyî.
- bitirim : zîrek.
- bitirmek : qedandin.
- bitişik : hevbend.
- bitiştirmek : hevbend kirin.
- bitki : rehek.
- bitki sapı : qarot.
- bitkin : bêhal, teibî.
- bitlenmek : sipih lê ketin.
- Bitlis : Bidlîs.
- bitmek : kuta bûn, qediyan, tewabûn.
- bitpazarı : bazara kevnefroşan.
- biyografi : biyografi, jînenîgarî.
- biz : 1.dirêşk. 2.em, me.
- bizar : bêzar.
- bizim : yê/ya/yên me.
- bizzat : bixwe.
- blok : blok.
- bobin : masûle.
- bodrum : binolî.
- bodur : cûre, kinik.
- boğa : boxe.
- boğaz : 1.gewrî qirik. 2.gelî, asteng.
- boğazlamak : gewixandin.
- boğmaca : qotik, xenoq.
- boğmak : xeniqandin, fetisandin.
- boğucu : xenîqok.
- boğuk : xizok.
- boğulmak : xeniqîn, fetisîn.
- boğum : geh.
- boğuntu : xenok, xizokî.
- boğuşmak : hevûdu gewixandin.
- bohça : buxçik.
- bok : gû.
- bol : 1.fireh, 2.zêde, boş.
- bol bol : zêde zêde.
- bollaşmak : 1.fireh bûn. 2.zêde bûn, boş bûn.
- bomba : bombe.
- bombalamak : bombe baran kirin.
- bomboş : vik û vala, tip û tal.
- boncuk : morî.
- bora : bager.
- borazan : borîjen.
- borç : deyn, qerd.
- borç almak : deyn standin.
- borç vermek : deyn dan.
- borçlanmak : qerd.
- borçlu : deyndar.
- boru : lûle.
- bostan : bîstan, werz.
- bostan evleği : kerdî, latik.
- bostan korkuluğu : batirsok.
- bostancı : kerax.
- boş : 1.vala, fal. boş. 2.betal
- boş vericilik : serguhêrî.
- boşa almak : tirizandin.
- boşalmak : vala bûn, tal bûn.
- boşaltmak : vala kirin.
- boşamak : berdan.
- boşanmak : hevûdu berdan.
- boşboğaz : lewçe.
- boşluk : valahî.
- boşu boşuna : bêhûde.
- boşuna : badî hewa, berhewa.
- botanik : reheknasî.
- boy : 1.bejn, qam. 2.eşîr, ezbet, êl.
- boy atmak : bejn girtin.
- boy otu : ronyas.
- boy pos : bejnûbal.
- boya : boyax, gonî.
- boyacı : boyaxvan, gonîker.
- boyahane : boyaxane, gonîxane.
- boyalı : biboyax, bigonî.
- boyamak : boyax kirin, gonî kirin.
- boyanmak : gonîn.
- boykot : boykot.
- boylam : qincok.
- boylanmak : bejn girtin, drêjbûn.
- boylu : bibejn, bejndirêj.
- boynu bükük : stûxar.
- boynuz : qoç, qloç, şax, stireh.
- boynuz vuruşu : poş, bûç.
- boyun : stû.
- boyun bağı : stûbend.
- boyun eğmek : stûxwarkirin.
- boyun eğmez : nebez.
- boyun omurları : movikên stû.
- boyunduruk : nîr.
- boyut : dîmen.
- boz : boz.
- boza : boze.
- bozdurmak : dan hûr kirin.
- bozgun : têkçûn.
- bozguncu : ewan.
- bozgunculuk : ewantî.
- bozkır : berî, şafir, çol.
- bozmak : xirabe kirin, hûr kirin.
- bozuk : xerabe, xerbende, xerabûyî.
- bozuk para : pereyê hûr.
- bozulmak : 1.xirab bûn. 2.pejilîn, têkçûn. 3.xeyîdîn.
- bozuşmak : ji hev xeyîdîn.
- böbrek : gurçik.
- böbürlenmek : pîş bûn, xwe qure kirin.
- böcek : kêzik, bûxik.
- böcekçil : kêzxwer.
- böğür : koş.
- böğürmek : borîn.
- böğürtlen : dirîreşk, tûdirik.
- bölge : navçe, dever, herêm.
- bölgesel : navçeyî, herêmî.
- bölme : çavî.
- bölmek : par kirin, parve kirin, dabeşandin.
- bölü : parve.
- bölücü : dabeşkar, parveker.
- bölücülük : dabeşkerî.
- bölük : ask. liq
- bölüm : bir, beş, çavî.
- bölünmek : dabeşîn, par bûn.
- bölüşmek : li hev dabeşandin, pişk kirin.
- bölüştürmek : dabeşandin, li hev par kirin.
- bön : çavzîq.
- börek : borek.
- börülce : lobya.
- böyle : wiha, wilo, wusa.
- böylece : yê/ya wiha.
- böylelikle : bi vî/vê awayî herweha.
- böylesi : yê/ya wiha.
- Brezilya : Brezîlya.
- Brezilyalı : Brezîlî.
- bronş : qaqircik, bronş.
- bronşit : bronşît.
- bronz : mefreq.
- broş : toq, sincak.
- broşür : namilke.
- Brüksel : Bruksel (Belçika’nın başkenti).
- bu : ev, va.
- bu defa : vê carê.
- bu kadar : ev çende, ev qas, ev hinde, hevqas.
- bu yüzden : lewma.
- buçuk : nîv.
- budak : qît, gilm, gilmik.
- budala : bodek, gewc, xêvik, şêvî.
- budalalık : xêvikî.
- budamak : kezaxtin.
- bugün : îroj.
- bugünkü : yê/ya îro.
- bugünlük : îroyîn.
- buğday : genim.
- buğday biti : qalonçe.
- buğu : hêlm.
- buğulanmak : hêlm girtin.
- buhar : dûkel.
- buhar makinesi : makîna dûkelê.
- buharlı : bidûkel.
- buhran : buhran, tengezarî.
- buhran geçirmek : tengezarî derbaz kirin, tengezar bûn.
- buhur : bosî.
- buhurdan : bosîdank.
- buji : bûjî.
- bukalemun : margîse, kerpeze.
- buket : deste, baq, qevd.
- bukle : gizvanok.
- bulamaç : malêz, çolik, hewdel.
- bulandırmak : şêlo kirin
- bulanık : şêlo.
- bulanmak : şêlo bûn.
- bulantı : xelîn.
- bulaşıcı : şewb, dirm, perok.
- bulaşık : qilêwî.
- bulaşık makinası : firaqşok.
- bulaşık suyu : arav.
- bulaşmak : 1.têbûn, tevlî bûn. 2.têkil bûn.(bir şeye bulaşmak.)
- bulaştırmak : 1.têdan. 2.têkil kirin.(bir şeye bulaştırmak.)
- Bulgar : Bulgar.
- Bulgarca : Bulxarî.
- Bulgaristan : Bulgaristan.
- bulgu : nûve, peyd.
- bulgur : savar.
- bulgur unu : pişrûk.
- bulmaca : xaçerêz.
- bulmak : dîtin, peyda kirin.
- buluğ : gêranî.
- buluğa ermek : gêranî bûn.
- bulundurma : amade kirin, peyda kirin.
- bulunmak : peyda bûn.
- buluş : nûvedan, peyidîn.
- buluşmak : jîvanî, hevdîtin.
- bulut : ewr.
- bulutlanmak : ewrîbûn.
- bulutlu : ewrayî, bi ewr.
- bulvar : bûlwar.
- bunak : xurifî.
- bunalım : buhran, tengezarî.
- bunalım öncesi durum : wexm.
- bunalmak : tengizîn, tengezar bûn.
- bunaltıcı : tengazkirî.
- bunamak : xurifîn.
- bunatmak : xurifandin.
- bunlar : van, vanan.
- bunu : vê/vî.
- bununla beraber : lêbelê, digel vê yekê.
- burada : li vir, vir de.
- buradan : ji vir.
- burası : vira, ev der.
- burç : 1.birc. 2.çerx.
- burçak : gadane, kizin, kuşne.
- burgu : badek.
- burjuvazi : bajarî.
- burkulmak : fistikandin, xelan, xelandin, fistikîn.
- burma : 1.rêsî. 2.lifandî. 3.xesandî.
- burmak : 1.lifandin. 2.xesandin.
- burs : bûrs.
- buruk : dilşikestî, zîz.
- burun : poz, difn.
- burun deliği : bêvil, firnik.
- burunsak : pozmik.
- buruşmak : qermiçîn
- buruşturmak : qermiçandin.
- buruşuk : qermiçî.
- buse : ramûsan, maç.
- but : hêt, king, ran, tilor.
- butlan : netêw.
- buyruğa uyan : fermanber.
- buyruk : ferman.
- buyuran : fermandar.
- buyurmak : ferman kirin.
- buz : cemed, qeşa.
- buzağı : golik.
- buzdolabı : sarinc, sarker.
- buzkıran : qeşaşkên.
- buzlanmak : qeşagirtin.
- buzlu : biqeşa.
- buzluk : qeşadank.
- buzul : sîpan.
- büfe : berqût.
- büklüm : badank, xelîtok, ta.
- bükmek : badan, çemandin, tewandin, veanîn.
- bükülmek : çemîn, hatin badan, hatin tewandin.
- bükülü : badayî çemandî, tewandî.
- bülbül : bilbil, tûteber.
- bülten : bulten.
- bünye : beden, laş.
- büro : mijûlgeh, nivîsgeh.
- bürokrasi : bîrokrasi.
- bürümek : nuxumîn, pê re girtin.
- bürünmek : hatin nuxumandin.
- büst : beden.
- bütçe : terazûn.
- bütün : bitûn, tev.
- bütünlemek : bitûn kirin.
- bütünlü : bi bitûnî, tevahî.
- bütünlük : bitûnî.
- büyü : efsûn, sihir.
- büyücü : efsûnker.
- büyük : mezin, gewre.
- büyük anne : dapîr.
- büyük baba : bapîr.
- büyük balık : cewr.
- Büyük Britanya : Brîtanya Mezin.
- büyük çadır : xîme.
- büyük çuval : xasî, şelem.
- büyük davul : gebirge.
- büyük elçi : balyoz, şahbender.
- büyük elçilik : balyozxane, şahbenderî, şahbenderxane.
- büyük elçilik : balyoz, şandi.
- büyük fare : cirdon.
- büyük harf : girdek.
- büyük kapı : dergeh.
- büyük mağaza : koga.
- büyük meydan : gasingeh.
- büyük orman : cingal.
- büyük saman çuvalı : xirar.
- büyük testere : xîşt.
- büyük yassı taş : ferş, sal.
- büyüklük : mezinahî.
- büyülemek : efsûn kirin.
- büyülenmek : efsûn bûyin.
- büyüleyici : şeyda.
- büyültmek : mezin kirin.
- büyülü : efsûndar.
- büyümek : mezin bûn.
- büzgü : kurîşk.
- büzmek : qermiçandin.
- büzülmek : kişiyan hev, qermiçîn.
- büzüşmek : qermiçîn, şewibîn.