Pêvek:tirkî-kurdî/u
U
biguhêre- u : tîpa alfabeya Tirkî ya bîstûpêncê.
- ucu sivri : xîp, zixt.
- ucube : zehar.
- ucuz : erzan.
- ucuzluk : erzanî.
- uç : serî, nîçik.
- uçak : balafir, firinde.
- uçak savar : balafirkuj.
- uçan daire : lenger.
- uçkur : doxin.
- uçkurluk : pizî.
- uçmak : firîn.
- uçsuz : bêserî.
- uçsuz bucaksız : bêserûbin, bênûk.
- uçucu : firinde, firok.
- uçurmak : firandin.
- uçurtma : bafirok.
- uçurum : kortal.
- uçuş : fir, firîn.
- ufak : hûr.
- ufak para : pereyê hûr.
- ufak tefek : hûrmûr.
- ufaklık : hûrik, pitik.
- ufalamak : 1.surandin, pişirandin. 2.mist dan.
- ufalmak : hûr bûn, firdikîn, piçûk bûn.
- ufaltmak : hûrkirin, piçûkkirin.
- uflamak : of kişandin.
- ufuk : asmin.
- ufuk : bergeh, aso.
- uğrak : rêgah.
- uğramak : serî lê dan.
- uğraş : bilîn, mijûlî.
- uğraşmak : bilîn, mijûlbûn.
- uğraştırmak : 1.serî lê gerandin. 2.bilandin, mijûl kirin.
- uğuldamak : gumîn.
- uğultu : gumîn.
- uğur : oxir, yom, xêr.
- uğur böceği : xalxalok.
- uğurlamak : oxirkirin.
- uğurlar olsun : oxir be.
- uğurlu : bioxir.
- uğursuz : şowm, bêoxir, bêyom.
- uğursuzluk : şowmî, bêoxirî, bêyomî.
- uhde : berpirsiyarî.
- ukala : lewçe.
- ulak : peyak.
- ulamak : zêdekirin, dirêjkirin, ser eliqandin.
- ulan : lo, lawo.
- ulaşım : ragihandin.
- ulaşmak : ragîhiştin.
- ulaştırma bakanlığı : wezareta, ragihandinê.
- ulaştırmak : ragihandin.
- ulu : bilind, berz.
- ulumak : zûrîn.
- ulus : netewe.
- ulusal : netewî.
- ulusallık : neteweyîtî.
- ulusçu : neteweperwer, neteweparêz.
- ulusçuluk : neteweparêzî.
- uluslararası : navnetewî.
- ulvi : paye bilind.
- umacı : pîrhevok.
- ummak : hêvîkirin.
- umum : gelemper.
- umumiyet : gelemperî.
- umumiyetle : bigelemperî.
- umursamak : guh lê kirin.
- umursamaz : gûhnedar.
- umursamazlık : gûhnedarî.
- umut : hêvî.
- umut etmek : hêvî kirin.
- umutlu : hêvîdar.
- umutsuz : bêhêvî.
- un : ard, arvan.
- un helvası : poxîn.
- unsur : hêman, regez.
- unutkan : xêvik, bîrok, bomik.
- unutmak : ji bîr kirin.
- unvan : bernav.
- ur : girê, asav, coq.
- Uranüs : Ûranûs.
- Urfa : Riha.
- urgan : werîs, ben.
- us : heş.
- usanç : bêzarî.
- usandırıcı : bêzarker.
- uskumru balığı : zîpermasî.
- uslanmak : bi ser hişê xwe ve hatin.
- uslu : 1.letok, netrok, haşbûyîn. 2.bi heş.
- uslup : şêwaz.
- usta : hosdad.
- ustabaşı : serhosda.
- ustade : hosdade.
- ustalık : hostadî.
- ustura : gîzan.
- usturuplu : biserûber, bikok.
- usul : azîn, hawe, şêwaz.
- usulüne göre : li gor azîna xwe.
- uşak : xulam.
- ut : kod.
- utanç : şerm, fedî, fehêt.
- utandırmak : şermandin, dan şerm kirin.
- utangaç : şermok.
- utanmak : şermkirin, fedîkirin, fehêkirin.
- utanmaz : bêşerm, bêfedî, bêfehêt.
- utku : serketin.
- uyak : hevdeng.
- uyandırmak : heşyarkirin.
- uyanık : heşyar, bîrdar.
- uyanmak : heşyarbûn, hestin.
- uyarı : heşyarkirin.
- uyarıcı : heşyarker.
- uyarlamak : lêanîn.
- uyarmak : haydarkirin.
- uydu : peyik.
- uydurma : 1.bêbinyad, derew. 2.lê anîn.
- uydurmak : li hev anîn.
- uygar : şareza, şerde.
- uygarlık : şarezatî, şerdeyî.
- uygulama : nerît.
- uygulamak : nerîtandin.
- uygun : lihêti, rewa.
- uygun bulmak : rewa dîtin.
- uygun görmek : rewa dîtin.
- uygunluk : rewahî, hevsazî.
- uygunsuz : nerewa, bêrê, nehevsaz.
- uygunsuzluk : bêrêtî.
- uyku : xew, nivîn.
- uyku tulumu : camexew.
- uykulu : xilmaşî, xewîn.
- uykusu kaçmak : tewirîn.
- uykusunu kaçırmak : tewirandin.
- uykusuz : bêxew.
- uymak : lê hatin.
- uyruk : bendegan.
- uyrukluk : bendeganî.
- uysal : sernerm.
- uyuklamak : hênijîn, xilmaş bûn.
- uyum : aheng, hevsazî.
- uyumak : xew de çûn, xewtin, nivîn, xewîn.
- uyumlu : ahengdar, hevsaz, yekaheng.
- uyumsuz : bêaheng.
- uyurgezer : xewgerok, şevger.
- uyuşma : 1.tevz. 2.lihevhatin.
- uyuşmak : 1.tevizîn, hecivîn. 2. li hev hatin.
- uyuşturmak : 1.tevizandin. 2.li hev anîn
- uyuşturucu : tevzker.
- uyuşuk : tevizî, qurimî.
- uyutmak : xewandin, bi xew re kirin.
- uyuz : gurî.
- uzak : dûr.
- uzak akrabalık : biraxwe.
- uzak görüşlü : dûrbîn.
- uzaklaşmak : dûr ketin.
- uzaklaştırmak : dûrxistin, terandin.
- uzaklık : dûrî.
- uzaktan : ji dûr ve.
- uzamak : dirêjbûn.
- uzanmak : ramedîn, xwe dirêj kirin, veketin.
- uzatmak : dirêj kirin, ramedandin, vezelandin.
- uzay : valahî.
- uzay adamı : stêreger.
- uzay gemisi : keştiya valahiyê.
- uzlaşır : pevkir.
- uzlaşmak : pevkirin.
- uzlaşmaz : pevnekir.
- uzman : pispor, şareza.
- uzmanlık : pisporî, şarezayî.
- uzun : dirêj.
- uzun ses : dengdara dirêj.
- uzunlamasına : dirêjkî.
- uzunlamasına kesilen dilim veya parça : tart, terîj.
- uzunluk : dirêjahî.
- uzuv : lebat.